Gözle Görülmeyen Mikroskobik Varlıklara İşaret Eden Ayetler


Bismillahirrahmanirrahim...

Yunus-61 "...Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın."

Sebe-3 "...O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır."

Nahl-8 "...O sizin bilmediğiniz daha nice şeyleri de yaratmaktadır."

Nahl-48 "Görmüyorlar mı ki Allah’ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile nasıl sağdan soldan sürünüp Allah’a secde ederek dönmektedir?"

Yasin-36 "...ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Yukarıdaki ayetlerde, Kuran'ın indirildiği dönemde insanların bilmediği canlılara ve hem de cansız varlıklara işaret edilmektedir. Nitekim mikroskobun keşfi ile birlikte çıplak gözle görülemeyen ve genellikle tek bir hücreden ibaret olan yeni mikrobik canlılar keşfedilmiştir. Böylece Kuran'da dikkat çekilen başka canlıların varlığı hakkında insanlar bilgi sahibi olmaya başlamışlardır.

Ayrıca ayetlerde geçen zerre tabiri, en küçük, en ufak manasına gelir ki maddenin en küçük yapı taşı demek olup, bugünkü adıyla bölünemez anlamına gelen atomdur. Ayetlerde "bundan daha küçüğü" denerek atom altı parçacıklara da dikkat çekilmiştir.

1900 lü yılların başlarında maddenin en küçük yapıtaşı olan atom keşfedilmiştir. Atom gözle görülmesi imkânsız, çok küçük bir parçacıktır ve sadece taramalı tünel mikroskobu (atomik kuvvet mikroskobu) vb. ile incelenebilir. Bir atomda, çekirdeğin etrafında dönen negatif yüklü bir elektron bulutu vardır. Çekirdek ise pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşur. Günümüzde fizikçiler proton ve nötronların da kuark adı verilen çok daha küçük temel parçacıklardan oluştuğunu ileri sürmektedirler.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Sivrisinek ve Örümcek ile İlgili Bilimsel Mucizeye İşaret Eden Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara-26 "Şüphesiz ki Allah sivrisinek veya ondan daha küçüğüyle misal getirmekten çekinmez. İman edenler böyle misallerin Rablerinden gelen bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler ise: “Allah bu misalle ne demek istedi?” derler. Allah bu misalle bir çoğunu saptırır, bir çoğunu da hidayete erdirir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır."

Ankebut-41 "Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Sivrisineğin, Arapça adı ‘BEÛD’ dur. Âyette BEÛDAT’ şeklinde yer alır. Kelimenin sonundaki "t" harfi kelimeye dişil bir anlam yükler. Bu nedenle âyette bahsedilen sivrisinek dişidir. Ayrıca ‘FEVKAHÂ’ (onun ötesinde) kelimesinin sonuna ilave edilmiş sivrisineğe işaret eden "hâ" zamiri de, dişiliği ifade etmek için kullanılır. Yani mübarek ayette misal olarak özellikle dişi sivrisinek seçilmiştir.

Ve bu mübarek ayetin indiği zamandan yüzyıllar sonra, bilimsel bir dizi araştırmalar sonunda insanın kanını emen ve kanı yumurtaları için
kullanan sivrisineğin, dişi sivrisinek olduğu anlaşılmıştır. Görüldüğü gibi Kuran`da dişilik ile ilgili bir takı bile bir mucize ortaya koymaktadır. Kur'an her alanda gözleri ve gönülleri körelmemişleri hayran bırakacak mucizeler sergilemektedir.

Örümcekler, dişilerin erkeklerden daha büyük olduğu azınlıktaki canlı türlerinden biridir. Canlı türleri genelde evlerini; soğuktan, sıcaktan, tehlikelerden v.b korunmak için yaparlar. Oysa örümcek evini; evine yanlışlıkla uğrayanları avlamak için inşa eder. Bu yüzden evlerin en güvenilmezi, örümceğin evidir.

Dişi örümcek, erkek örümcek ile birleştikten sonra eğer kaçmayı başaramazsa kendi erkeğini de öldürmektedir. Bu yüzden dişi örümceğin evi, bırakın başkalarını kendi erkeği için bile güvensizdir. Allah`tan başka dostlara sığınanlar, örümceğin evine sığınanlar gibi mahvolmaya mahkumdur. Kur’an, örümceğin evinin çürüklüğü ile bu mecaz manayı kastetmektedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Yeryüzünün En Alçak Yerine ve Bazı Tarihi Hadiselere Önceden işaret Eden Ayetler


Bismillahirrahmanirrahim...

Rum (2-4) "Rumlar yenildi. Yakın bir yerde, yeryüzünün en aşağısında. Fakat mağlûbiyetlerinden sonra onlar tekrar galip gelecekler; Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, bundan sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün mü'minler sevineceklerdir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Ayette bir mucize olarak hem Rumların İranlılara karşı yakın zamanda galibiyet elde edecekleri haberi gerçekleşmiş ve hem de aynı tarihlerde Bedir Zaferi gerçekleşerek müminler sevinmiştir; Yine bu mübarek ayetlerde başka bir mucize olarak yeryüzünün en alçak bölgesine işaret edildiği de anlaşılmaktadır.

...Allah Teâlâ, Resulüne gayptan şu haberi bildiriyordu: Bununla birlikte onlar, bu yenilgilerinin ardından kesinlikle galip gelecekler. Hem uzak değil. Birkaç yıl içinde ki, "bıd" kelimesi üçten dokuza kadar olan bir sayıyı ifade eder...GerçektenTirmizî'nin Sahih'inde rivayet ettiği üzere "Bedir" günü Rumlar, İranlılara galip geldiler...Hindli Süleyman Nedevî efendi, Asrı Saadet tarihinde bunu şöyle tesbit etmiştir: "Resul-i Ekrem'in işareti gereğince dokuz yıl sonra peygamberin bu haberi gerçekleşmiş ve onun gerçekleşmesi "Bedir" zaferinin elde edilmesine rastlamıştır.(Elmalılı Hamdi Yazır)

Ayette geçen "Ednâ'l-arz" deyimi hem "yakın bir yerde," hem de "arzın en aşağısında" anlamına gelmektedir ki, anlatılan olay için her iki anlam da geçerlidir. Bizans İmparatorluğunun Persler’e yenildiği bölge Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut gölü (Ölü deniz) havzasıdır. Deniz seviyesinden 400 metre kadar aşağıda olan Lut gölü çevresi, Dünya’mızın kara parçalarının “en alçak” noktasıdır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Evrenin Sonu İle İlgili Bilimsel Teorilerin paralellik Arz Ettiği Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Nahl-77 "Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Kıyametin kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir. Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir."

Enbiya-104 "Göğü, kitap dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu Biz yaparız."

Tekvir (1-3) "Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman; Yıldızlar kararıp dağıldığı zaman; Ve dağlar, yürütüldüğü zaman!"

Tekvir-6 "Denizler kaynatıldığı zaman"

Rahman-37 "Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman..."

Kıyamet (7-12) Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: 'kaçacak yer nerede?' der. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur! O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Kuranın indiği dönemde evrenin bir gün son bulacağı bilinmiyordu; Oysa günümüzde artık pek çok bilim adamı sadece bilimsel veriler ve araştırmalara dayanarak evrenin bir gün kesin olarak yok olacağı noktasında birleşmekte ve bu sonun nasıl olacağına dair bilimsel teoriler üretmektedirler. Örneğin bu teorilerden biri olan Büyük Çöküş (Big Crunch) teorisi, Big Bang'le başlayarak genişlemekte olan evrenin, gittikçe hızlanarak içine çökeceğini öne süren bir teoridir. Big Crunch teorisine göre başlangıçta olduğu gibi önce yavaşça, fakat gittikçe hız kazanarak evren çökmeye başlayacaktır. Tüm bunların devamında ise, evren sonsuz yoğunluk ve sonsuz ısıda, sonsuz küçüklükte bir nokta haline gelecektir. Evrenin sonu ile ilgili özetlediğimiz bu bilimsel teori, görüldüğü üzere Kuran ayetleri ile paralellik içindedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Çift Yaratılmayla İlgili Bilimsel Keşiflerin Paralellik Arz Ettiği Bazı Ayetler


Bismillahirrahmanirrahim...

Yasin-36 "Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir!"

Zariyat-49 "Düşünüp öğüt alasınız diye, her şeyi çift yarattık."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde biyoloji gelişmiş bir bilim değildi. Bitkilerin üremesi, bu üremedeki dişi ve erkek unsurların rolü bilinmiyordu. Biyoloji ve botanik ilminin gelişmesiyle tohumlu ve çiçekli bitkilerde erkek ve dişi üreme hücrelerinin varlığı anlaşıldı. Botanikçiler bitkilerde cinsiyet ayrımı olduğunu ancak 100 sene evvel keşfedebilmişlerdir.

Ayette geçen bilmediğimiz eşlerle ilgili günümüzde bilimin yaptığı keşiflere örnek verecek olursak;


Elektron mikroskobunun geliştirilmesiyle birlikte, biyologlar hücre içi yapıları inceleme fırsatı buldular. Bu araştırmalar sonunda canlılar aleminde iki temel hücre tipi olduğu ortaya çıktı: prokaryotik ve ökaryotik hücre.

Bakteriler, beslenme şekillerine göre yaşamları için gerekli olan besinleri kendileri sentezleyen (Ototrof bakteriler) ve Besinlerini hazır olarak dışarıdan alan (Heterotrof bakteriler) olarak iki grupda, ayrıca boyandıklarında pembe (gram-negatif) ya da mor (gram-pozitif) renkte gözlendikleri için gram-negatif veya gram-pozitif olarak adlandırılarak yine iki grupta sınıflandırılabilmektedir. Ayrıca yine son yıllarda özellikle hücre biyolojisi, mikrobiyoloji ve genetik alanındaki hızlı gelişmeler, Bacteria ve Archaea adı veilen birbirinden çok farklı iki grup bakteri olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır. Çok yakın bir tarihe kadar bakteriler aleminde böyle bir ayırım söz konusu değildi.

Virüslerde nükleik asit olarak DNA veya RNA’ dan biri bulunur. Bu şekliyle DNA ve RNA virüsleri olarak adlandırılarak iki grupta sınıflandırılmaktadırlar

Atom üzerindeki çalışmalar ilerledikçe var olan parçacıkların sırf protonlardan, nötronlardan ve elektronlardan oluşmadığı, atomun sandığımızdan da kompleks, daha hassas ve daha mükemmel bir yapısı olduğu anlaşılmıştır. Atomun en küçük parçaları için bile eşler halinde yaratılış hüküm sürmektedir. Protona karşı, eşi antiproton; elektrona karşı, eşi pozitron; nötrona karşı, eşi antinötron vardır.

Maddenin eşler halinde yaratılışı fiziğin en önemli keşiflerinden biridir. İngiliz bilim adamı Paul Dirac bu konudaki çalışmalarından ötürü 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü almıştır. Dirac’ın buluşu “Parite” adıyla bilinir ve maddenin anti-madde denilen bir eşi olduğu bu buluşla ortaya konulur. Anti-madde, maddenin tersi özellikler taşır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Parmak İzine İşaret Eden Ayet

Bismillahirrahmanirrahim...

Kıyamet (3-4) "İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

1856 yılında Genn Ginsen adında bir İngiliz, parmak uçlarındaki çizgilerin her insanda farklı olduğunu keşfetti. 1856 yılına kadar insanlar parmak ucunun önemli özelliğinden haberdar değillerdi.

OKU

Bing Bang (Büyük Patlama) teorisiyle Paralellik Arz Eden Bazı Ayetler


Bismillahirrahmanirrahim...

Enbiya-30 "O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık..."


Felak-1 "De ki: «Felâkın (yaratılıp vücuda getirilmiş olan şeylerin) Rabbine sığınırım.»"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Felak-1 Tefsir: "Felâk"..."halk" vezninde yarmak, birden bire çatlatıp ayırmak veya pörtletmek demek olan felk masdarından meflûk mânâsına sıfat-ı müşebbehe olduğuna göre infilâk ettirilmiş, çatlatılıp yarılarak belirtilmiş demek olacağından ilk bakışta yarık, yahut çatlak diye tercemesi hatıra gelir....felâk sade çatlağın, çatlayışın kendisinden ibaret değil, daha çok ondan belirip inkişaf ederek meydana gelen neticenin vasfı demek olur. Mesela bir çekirdeği çatlatmak bir felk, çatlaması bir infilâk, bir infitâr, o çatlayış bir fıtrat, onda iki taraflı meydana gelen durum bir çatlak, bir felk, bir şaktır. Onun bir tarafı bir filk, bir şıktır. O çatlağın iki şıkkı arasından netice olarak pörtleyip beliren, inkişâf eden ve genişleyen tomurcuk, yaprak veya su veya ışık, parıltı, açıklık veya herhangi bir mahlûk, (fetha ile) felâk demektir...


Alûsî der ki: " ...tercihe değer birinci daha genel mânâsıdır ki, îcad nuruyla yarılmış olan bütün mümkün varlıklara ve özellikle dağlardan gözeler, bulutlardan yağmurlar, yerden bitkiler, rahimlerden çocuklar gibi bir asıldan doğup çıkan bütün yaratıkları içine alır." Bu şekilde felâk, Samed'in zıddı ve "Rabbi'l-felâk" (felâkın Rabbi), "Rabbi'l-halk" (halkın Rabbi), yahut "Rabbi'l-fıtrat" (fıtratın Rabbi) demek gibi olur...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Evet.. O âlemlerin Rabbi'ne sığınmalıdır ki: Sabah vakitlerini meydana getirerek gecelerin karanlığını gideriyor. Yeryüzünü yararak ondan nice ürünleri meydana getiriyor, dağları parçalayarak onlardan nice gözleri, nehirleri, madenleri meydana çıkarıyor. Bulutları darmadağın ederek onlardan yağmurları yağdırıyor, validelerin rahimlerini bir infilâka uğratarak onlardan nice çocukları türetiyor. İşte bu kadar hârikaları, eserleri yaratan, istifâde alanına sunan bir Ezeli Yaratıcı'nın, bir Kerem Sâhibi Mâbud'un koruma ve himâyesine sığınmak, biz kulları için şüphe yok ki: Bir selâmet ve saadet vesîlesidir.(Ömer Nasuhi Bilmen)

"Evrenin nasıl meydana geldiği?" konusu bilim adamları tarafından her zaman en çok merak edilen ve üzerinde en çok konuşulan konulardan biri olmuştur. Şu an üzerinde ittifak edilen ve geniş şekilde kabul gören teori Big Bang yani Büyük Patlama teorisidir. Big Bang, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktanın patlaması sonucu meydana geldiğini savunan bir teoridir. Big Bang modeline göre, evren genişlemeden önceki bu ilk durumundayken aşırı derecede yoğun ve sıcak bir halde bulunuyordu. Yani âlem tek bir nokta idi. Daha sonra Big-Bang denilen büyük bir patlamayla birbirinden ayrılarak şu andaki şeklini aldı.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Kuvvet ve Caydırıcılık

Bismillahirrahmanirrahim.

Ali İmran-200 "Ey müminler, sabırlı olunuz, sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakınız, sürekli savaşa hazırlıklı olunuz ve Allah'tan korkunuz ki, kurtuluşa eresiniz."

Nisa-102 "(Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır."

Enfal-17 "(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu)..."

Enfal-60 "Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız..."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) Buyuruyorlar ki;

"Kuvvet atmaktır."

(Müslim, İmare,167; Ebu Davud, Cihad,23; Tirmizî, Tefsiru sureti 8; İbn Mace, Cihad, 19)

Günümüzde orduların savaşlarda kullandığı bütün modern silahların (top, füze, mermi...v.b) hemen hepsinin temel çalışma prensibinde atma ve fırlatma vardır.

OKU

Uzayın Genişlediğine İşaret Eden Ayet

Bismillahirrahmanirrahim...

Zariyat-47 "Göğü biz kudretimizle bina ettik. Şüphesiz onu genişleten de biziz."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre 20. yüzyılın başlarında, evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllarda yapılan gözlemlerle de kesinlik kazanmış bulunmaktadır.

OKU

Suyun Döngüsüyle İlgili Bilimsel Keşiflerin Paralellik Arz Ettiği Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Hicr-22 "...gökten bir su indirip böylece onunla sizi suladık. Hem onu (o suları), mahzenler(in)de tutanlar siz değilsiniz."

Mu'minun-18 "Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter."

Zümer-21 "Allah'ın gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki kaynaklara koyduğunu görmedin mi?..."

Vakıa (68-70) "İçtiğiniz suyu hiç düşündünüz mü? Siz mi onu buluttan indiriyorsunuz yoksa biz mi? Dileseydik onu acı yapardık. Hiç şükretmez misiniz?"

Mülk-30 "De ki: 'Söyleyin bana! Eğer suyunuz (yerin dibine) çekilecek olsa, artık size kim bir akar su getirebilir?"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Suyun döngüsü ve yeraltı sularının oluşumuna ilişkin ilk belirgin keşif 1580 yılında Bernard Palissy’e aittir. Halbuki Kur’an, yeraltı sularının yağmurlar sonucunda oluştuğunu, yer altındaki rezervlerinde toplandığını, asırlar öncesinde bilim ve tekniğin olmadığı bir asırda haber veriyordu. 

Yapılan bilimsel keşifler neticesinde Atmosferdeki su buharının 13x1012 ton kadar olup, bu miktarın değişmeyen sabit bir değer olduğu belirlenmiştir. Yeryüzüne her saniye ortalama 16 milyon ton su değişik miktarlarda yeryüzünün muhtelif yerlerine inmekte, aynı miktarda da yeryüzünden buharlaşmaktadır.

OKU

Helal ve Haram

Bismillahirrahmanirrahim...

Maide 101 "Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

"Helâl, Allah Teâla hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teâla Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz."

Rezin tahric etmiştir. Tirmizi, Libas 6, (1726); İbnu Mace, Et'ime 60, (3367).

Hz.Muhammed(s.a.v)

OKU

Yıldız Patlamalarına İşaret Eden Ayet

Bismillahirrahmanirrahim.

Fussilet-53 "Onun hak olduğu meydana çıkıncaya kadar varlığımızın belgelerini onlara hem dış dünyada ve hem de kendi içlerinde göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?"

Rahman-37 "Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...


Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Resim: Uzayda enerjisi biten yıldızların Nasa tarafından çekilen bir patlama (Süpernova) görüntüsüdür.

Kuran'da Miras

Önce konuya bir soruyla başlamak istiyoruz; Diyelim herhangi bir kişi öldükten sonra mallarının yakınlarına taksimi için şimdiden vasiyet yazmak istiyor. Ve öyle bir vasiyet yazmak istiyor ki ölümünden sonra hiçbir sorun yaşanmadan, tüm mal varlığı ne fazla ne eksik tastamam kuruşuna kadar belirlediği varislere öngördüğü miktarlarda adilce dağıtılsın. Sizce bu mümkün mü? Mümkün diyen varsa şu sorulara cevap vermesini bekliyoruz:

1. Vasiyet yazan kişi öldüğünde bırakacağı tüm servetin o günkü değerini, miktarını şimdiden bilebilir mi?

2. Miras bıraktığı kişilerin (Eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri...) vasiyetinin uygulanacağı gün hayatta olmasını, çocuk sayısında değişme olmamasını, eşiyle boşanmayacağını v.b garanti edebilir mi?

Bu sorulara verecekleri cevap tabii ki "hayır" olacaktır; Çünkü gaybı yalnız Allah(c.c) bilir.


Şimdi dönelim vasiyetin yazımına; Sizce paylar nasıl yazılmalı? miktar mı oran mı olmalı? Kişi öldüğünde ne kadar parası, malı ve mülkü olacağını şimdiden bilemeyeceği için, payları miktar olarak örneğin 10.000 lira/1 daire Eşime, 5.000 lira/60 m2 arsa oğluma, 15.000 lira/500 m2 tarla anneme v.b gibi belirleyemez. Geriye tek akılcı yöntem kalıyor o da birbirlerine göre oranlayarak nispi hisseler şeklinde (1/2, 1/8..v.b) dağıtmak. Diyelim ki örneğimizdeki kişi taksimi bu şekilde yaparak bu sorunla ilgili tedbirini aldı.

Geriye mirasçı sayısında değişme olması halinde mirasın artması veya eksik kalmasını önlemek için tedbir almak kaldı. Bu sorunun çözümü vasiyeti uygulayacak kişilerin yapacakları kesirli hesaplamalarda pay ve payda eşitliği yanılgısına düşmemelerine bağlıdır. Yani paylar mutlak değerler olmadığı için direkt mirasın dağıtımında değil, her bir mirasçıya ait reel hisse sayısının belirlenmesinde kullanılmalıdır. Ancak bu şekilde mirasçıların azalıp veya çoğalmasına paralel olarak orantılı bir artış veya azalış sağlanıp mirasın tamamı kimse mağdur edilmeden dağıtılabilir.

örneğin:Vasiyet ve borcun ödenmesinden sonra paylaşacakları mirası 50.000.- Lira farz edelim, Mirasçılar, 2 Erkek çocuk, bir kız ve anne olsun, bu duruma göre mirasın paylaşımı,


2/1 + 2/1 + 1/1 + 1/8 paydalar eşitlenerek 16/8 + 16/8 +8/8 + 1/8 = 41/8 toplam 41 hisse bulunur. Miras toplam hisseye bölününerek tek hisse miktarı: 50.000 : 41 = 1.219,51219512 TL bulunur,
Bir erkek çocuğuna bu tutarın 16 katı miras düştüğünden,
mirastan alacağı pay: 16 x1.219,51219512 = 19.512,1951219 TL
kız çocuğunun alacağı pay: 8 x1.219,51219512 = 9.756,09756096 TL
Annenin alacağı pay: 1x1.219,51219512=1.219,51219512 Lira olarak verilir,hepsini toplarsak: 19.512,1951219 + 19.512,1951219 +9.756,09756096 + 1.219,51219512 = 49.999... Lira bulunur,


Alîm ve Hakîm olan Allah(c.c) Nisa11-12 ve 176 ncı ve diğer miras ile ilgili ayetlerle kıyamete kadar yeryüzünde dağıtılacak her mirasın kendine münhasır durumları ile ilgili varyasyonlara cevap verebilecek ve tüm zamanlara uyum sağlayabilecek, biz kullarına muazzam bir miras hukuk sistemi bahşetmiştir.

Siz okurlarımıza sorular eşliğinde, örnek olay sunmaktaki maksadımız bu önemli konuya dikkatinizi çekmek içindi. Çünkü bu mübarek ayetlerde konulan genel hükümleri, maksatlı veya maksatsız yanlış bir şekilde yorumlayıp, maalesef yanlış hesaplamalar yapanlara rastlamaktayız.

Ayetlerdeki oranlardan yola çıkarak bir matematiksel eşitlik arayışı içinde olanların şunu bilmesi gerekir; Ayetlerde miras dağıtımı ile ilgili herhangi bir matematiksel eşitlik kuralından bahsedilmediği gibi, verilen oranların dışında bir artma veya eksiltmeye gidilemeyeceğine dair bir ifadeye de yer verilmemiştir. Nisa 13. ayette "...İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır..." buyrularak verilen sayıların, hesaplamaya esas temel oranları olduğuna işaret edilmektedir.

Kuran'da miras dağıtım hesaplamasının nasıl yapılacağı sünnet ve ictihada bırakılmıştır. İşte bunun için Hz.Ömer(r.a)mirasçıların payları toplamını oranın paydası kabul ederek, meselenin halledilmesini uygun bulmuştur. "Avl", "avliye" olarak adlandırılan bu yöntem değindiğimiz ihtiyaçları karşılayabilen uygulaması kolay bir hesaplama yöntemidir. Günümüzde de  islam hukuku bu yöntemi esas almaktadır.

Bazı durumlarda ise mirasçı yetersizliğinden dolayı fazlalık meydana gelir, bu duruma "reddiyye" denir, çözümü de artan payın, karı ve koca dışındaki mirasçılara yine âyetlerde bildirilen oranlarda paylaştırılması şeklindedir. Bu çözümler kısmen hadîslere, kısmen de ictihada dayanmaktadır. İslâm'ın kaynağı da yalnızca Kur'ân değil, aynı zamanda ona aykırı olmayan, onun maksadını ve delâletini esas alan sünnet ve ictihaddır. Bu şekilde Artan mirasında kelale kavramının kapsamı genişletilerek, ayetlerde geçmeyen diğer yakın akrabalara da İslam Miras Hukunda dağıtım yapılması sağlanmıştır.

Özetleyecek olursak Kuran'da mirasla ilgili bildirilen oranlar mutlak değerler değildir; Bu değerler ayetlerde zikredilen mirasçıların vuku bulan bir miras dağıtımında biraraya geldiklerinde toplam paylarının

hesaplanmasına esas teşkil edecek nispi değerlerdir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Görev Yetki ve Sorumluluklarını Tanımlayan Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa-105 “Doğrusu Biz sana gerçeğin ta kendisi olan kitab (Kur'an)'ı indirdik ki insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma!”

Maide-44 "Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir."

Maide-49 "Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır."

Maide-67 "Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez."


Peygamber Efendimiz(s.a.v)’i Sevip Saymayı O'nu Övüp Örnek Almayı Emreden Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

 Âl-i İmrân-31 "De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bagışlasın..."


Tevbe-61 "...De ki: “O, sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah’a inanır, mü’minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah’ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır.”

Tevbe-128 "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir."

İsra-79 "Resulüm! Gecenin bir kısmında uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere (Kur'an ile) gece namazı kıl. Ümit edebilirsin ki, Rabbin seni bir Makam-ı mahmud'a (övülen bir makama) gönderecektir."

Peygamber Efendimiz(s.a.v)'e İtaat Edilmesini Emreden Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa (13-14) "Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Kim de Allah'a ve elçisine isyan eder, O'nun kanunlarını çiğneyip geçerse, Allah onu ebedi kalacağı ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır."

Nisa-42 "O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler."

Nisa-59 "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir."

Nisa-61 "Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün."

Nisa-69 "Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!"

Nisa (64-65) "Biz elçileri Allah'ın izniyle, itaat edilsin diye gönderdik. Eğer onlar kendi içlerinde bir haksızlık yaptıklarında, sana gelip Allah dan bağışlanma dileselerdi ve elçide bağışlanmaları için dua etseydi, onlar Allah'ı hataları kabul eden ve bağışlayıcı olarak bulacaklardı. Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar."

Nisa-80 “Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine bekçi göndermedik.”

Hüküm Koyma Helâl ve Haram Belirleme Yetkisi Yalnız Allah(c.c)'ındır

Bismillahirrahmanirrahim.

Maide-87 "Ey müminler Allahın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın. Aşırı gitmeyin. Allah aşırı gidenleri sevmez."

Maide-44 "Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir."

Maide-49 " Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır."

Enam-50 "De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”

Enam-57 "De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”

Peygamber Efendimiz(s.a.v)'e Ümmetine Örnek Olacak Şekilde Kur'an-ı Uygulayabilecek Üstün Özellikler Bahşedildiğine İşaret Eden Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-151 “Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik."

Bakara-269 "Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar."

Ali İmran-164 "Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler."

Nisa-113 “Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur.”

Nahl-125 "(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Her Sünnet Hadisdir Fakat Her Hadis Sünnet Değildir

Bismillahirrahmanirrahim...

Ali İmran-32 "De ki: 'Allah'a ve Peygambere itaat edin'. Yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah inkar edenleri sevmez."

Enam-57 "...Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır."

Yusuf-40 "...Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."

Kehf-26 " ...Onlar için Ondan başka bir dost ve yardımcı yoktur. O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."

Nisa-105 "Doğrusu Biz sana gerçeğin ta kendisi olan kitab (Kur'an)'ı indirdik ki insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma!"

Nahl-44 "Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Terim olarak sünnet, Hz. Peygamber'in fillerine, hadis ise sözlerine ve anlatımlarına denir. Kelimelerin lugat manalarına da uygun olarak ilk asırlarda yapılan bu tarif, son zamanlarda değiştirilmiş, sünnet ile hadis ayni şeymiş gibi hadisler için de sünnet kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.

Oysa hadisi sünnetle eşitleyemeyiz yani sünnetle hadis ayni şey değildir. Her sünnet hadisdir; ama her hadis sünnet değildir. Hadis söylemle, Sünnet eylemle ilgilidir. Hadisler zannidir, manen rivayet edilmiştir, doğru anlayıp doğru aktarabilmiş midir, şüphelidir; Dolayısı ile hadis’in cerh ta’dile ihtiyacı vardır; ama sünnet tevatür olduğu için cerh ta’dile ihtiyacı yoktur. Sünnet; Allah(c.c) Resulünün devamlı yaptığı, sahabenin da ondan gördüğü ve kendilerinin de ona uyarak yapmaya devam ettikleri, böylece atadan oğla uygulamalı olarak tevaturen bize kadar intikal ettirilen Resulullah(s.a.v)'in fiillerine denir ve kesinlik ifade eder.Namazın rekat sayıları, kılınış şekli, tesettür vs gibi

Hadis rivayetleri ise, sünneti anlamaya yardımcı olan ve sünnetten izler taşıyan rivayetlerdir. Zira hadisler, Rasulullah(s.a.v)'in uygulamalarının, yani vakıanın aynen aktarımı değil, şahidlerin (sahabenin) o yaşantının nasıl olduğu hakkında hatırladıktan kadarıyla sözlü bilgi aktarımlarıdır. Bu haberler vakıayı motomot ve kuşatıcı bir şekilde aktaramaz. Dolayısıyla hadis, sünnetten iz taşımakla birlikte, sünnetin kendisi değildir.

Sünnet şu şekilde ifade edilebilir. “Hükümlerinin aslı Kur’an’da olan İslam’ın temel ilkelerinin şahitlik keyfiyeti ile Rasulullah(s.a.v)’ın örnekliğine baş vurmanın zorunlu olduğu, zamanı aşkın ümmeti bağlayan model uygulamalardır” Sünnet, Rasulullah(s.a.v)’ın hayat tarzıdır. Allah ile rasulullah’ın arasını birleştirmektir. Rasulullah hz. Muhammed (s.a.v) bir postacı olarak algılanmamalıdır o ilk şahit, nebi-rasuldür. Bu yüzden vahiysiz peygamber peygambersiz vahiy düşünülemez. Sünnet Kur’an’dan Kur’an sünneten koparılamaz. Kur’an ile sünnet etle tırnak gibidir.

Resulullah(s.a.v)'in zaman ve mekan sınırlarını aşan bu örnekliği (yani sünnet), çelişkisiz bir biçimde günümüze kadar yaşayan bir süreklilikle taşınmıştır. Resulullah(s.a.v)'ın örnekliği dinin esasıyla ilgili Kur'an dışında yeni bir ilke belirlemek veya bilgi getirmek şeklinde değil, ancak Kur'an hükümlerinin pratize edilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. örneğin namazın vakitleri, temel erkânı ve rekatları hakkındaki Resulullah(s.a.v) dönemindeki sünnet; bu konuların nasıl uygulanacağı hakkında hiç kimseyi içtihada zorlamadan, bize kadar ulaşmıştır.

Resulullah(s.a.v), ancak Kur'an hükümlerini tatbik için açıklamalar yapmış ve haklarında nass bulunmayan konularda Kur'an bütünlüğünden içtihadi tesbitler çıkarmıştır. Kendisine vahiy inzal olan Resulullah(s.a.v), şüphesiz vahyi en iyi anlayandır; Dolayısı ile gerek vahye tabi olmak konusunda gerekse vahyin şahitliğini yerine getirme konusunda Resulullah(s.a.v)'a itaat, Allah(c.c)'a itaati ifade etmektedir.

En doğrusunu Allah(c.c) bilir.

Yararlanılan Kaynaklar: Kur'an Tefsir/Mealleri ve Sosyal Medya

OKU

Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Kuranı Terkeden Kavmini Şikayeti


Dini konuları kategorize etmek, maddelere, alt başlıklara, bölüm ve kısımlara ayırmak gibi akademik tarzda ele alıp açıklamaya çalışan bazı geleneksel din alimleri, okumaya insan oğlunun ömrünün yetemeyeceği düzeyde sayısız ciltler dolusu kitap yazmışlardır ve bugün de yazmaya devam etmektedirler. Bunun neticesinde her insanın anlayabileceği kolay, basit kavram ve konular bile maalesef zamanla içinden çıkılamıyacak hale dönüşmüştür.

Örneğin insanın kendisi yani kişilik gibi basit bir kavram, ruh, nefis, kalp, akıl gibi çeşitli bölümlere ayrıştırılmıştır. Veya şirk gibi Allah(c.c)’ın asla affetmeyeceğini bildirdiği ve bu nedenle en küçük zerresinden dahi korunmamız gereken en büyük günah bile, büyük şirk, küçük şirk, açık şirk gizli şirk...gibi kategorize edilerek izah edilmeye çalışılmıştır.


Bundan daha vahim olanı ise, çoğu İslam bilginleri, bazı ayetlerle çelişdikleri konularda kendilerinin yanılabileceğine hiç ihtimal vermeden görüşlerine ters düşen bazı ayetlerin nesh edildiğini ileri sürerek, Hicr Suresi’nin 9 ncu ayetinde bir tek harfi bile değişikliğe uğramadan korunacağı bildirilen Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerini yok sayma cüretinde dahi bulunmuşlardır. Birbirlerinden esinlenerek nesh konusunu bilimmiş gibi görüp, eserler yazıp öğretmişler; Birbirleriyle yarışırcasına kimi nesh edilen ayet sayısını beşe indirmiş, kimi de bu sayıyı 565’e kadar çıkarmıştır.

Ayrıca bu gibi eserlerin kaynak olarak okunmadan, veya bu bilgilere sahip birilerinin düşünce ve yorumlarına başvurulmadan Kur’an ve Sünnet’in her insan tarafından anlaşılamayacağı hurafesi ise Müslüman Dünyasına dayatılmıştır. Sonuç olarak, mübarek ayetlerde buyurulduğu gibi Cenab-ı Allah(c.c)’ın ayrım gözetmeden tüm kullarını mesul tutuğu Kitab’ından ve alemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberinin(s.a.v) Sünnet’inden insanların hür ve özgürce herhangi bir aracı olmadan bizzat istifade etmeleri adeta engellenmiştir.

Allah(c.c) bizleri Kur’an ve Sünnet yolundan ayırmasın. (Amin!)

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Furkan (26-31) "İşte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan Allah'ındır. Kafirler için de pek çetin bir gündür o. O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (batıl yolcusunu) dost edinmeseydim Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler. (Resulüm!) İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peyda ettik. Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Furkan-30 Tefsiri: Peygamber de, Ya Rab! demekte, yani bir taraftan da Peygamber Allah'a şöyle şikayet etmektedir: Kavmim bu Kur'ân'ı mehcur tuttular. Mehcur tutmak iki anlama gelir birisi terkedip uzak durmak, onunla amel etmemektir. Zira bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Her kim de Kur'ân'ı öğrenir de Mushaf'ını asar, ilgilenmez ve bakmazsa; kıyamet günü gelir, yakasına sarılır 'ya Rab! Bu kulun beni mehcûr tuttu (beni terkedip uzak kaldı, benimle amel etmedi), benimle arasında hüküm ver' der." Diğer anlamı ise; hakkında saçma sapan konuştular, evvelkilerin uydurma masalları dediler, demektir. Peygamberin bu şekilde şikayetini söylemek büyük bir tehdittir. Çünkü peygamberler kavmini Allah'a şikayet ettikleri zaman haklarında azab çabuklaştırılmış olur. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

OKU

Nefisle Mücadele

Bismillahirrahmanirrahim...

Yusuf-53 "...Muhakkak ki nefis, dâimâ kötülüğü emredicidir; ancak Rabbimin merhamet ettiği (koruduğu kimse)müstesnâ..."


Kaf-16 "Andolsun ki; insanı, Biz yarattık ve nefsinin kendisine ne fısıldadığını da biliriz. Biz, ona şah damarından daha yakınız."

Naziat (40-41) "Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır."

Fecr (27-30) "Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis! Hem hoşnut
edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir. Cennetime gir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Peygamber efendimiz (s.a.v) bir savaştan dönünce de, "Küçük cihaddan büyük cihada döndük" buyurdu. Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah büyük cihad nedir?) diye sual edince, Peygamber efendimiz (s.a.v), "Nefsle cihaddır" buyurdu. (Deylemi, Beyheki, Hatibi Bağdadi, İ. Gazali, İ. Süyuti)

"Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2)

"Asıl kahraman, nefsini yenendir." (El-Askeri)

"Aklın alameti, nefse galip gelmek ve öldükten sonra lazım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alameti nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir." (Tirmizi)

Hz.Muhammed(s.a.v)

OKU

Çocuk İle İlgili Bazı Ayet ve Hadisler

Bismillahirrahmanirrahim.

Araf (189-190) "Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler. Onlara sağlıklı bir çocuk verince; kendilerine verdiği şey ile O’na ortaklar koştular. (Yani, sevgide Allah’ı ikinci plana koyarak müşrik oldular). Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir..."

Enfal-28 "Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir. Allah katında büyük ecir vardır."

Tevbe-55 "Onların malları da, evlatları da sakın seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'ın onları dünya hayatında bu gibi şeylerle azaba uğratmasından ve canlarının kâfir olarak çıkmasını murat etmiş olmasından başka birşey değildir."

Kehf-46 "Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katında, sevabca da hayırlıdır, ümid yönünden de daha hayırlıdır."


Şuara (88-89) "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."

Allah(c.c) İçin Sevmek ve Buğzetmek

Bismillahirrahmanirrahim.

Ali İmran-28 "Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır."

Nisa-144 "Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?"

Maide-51 "Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez."

Maide-57 "Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının."

Tevbe-23 "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir."

Lokman-15 "Eğer anne baban seni bir şeyi körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme! Onlarla dünyada iyi geçin! Bana yönelenlerin yoluna uy! Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber vereceğim."

Mümin-35 "Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler."


Mücadele-22 "Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."

Mumtehine-1 "Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır."

Mümtehine-4 "İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, 'Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir' demişlerdi..."

Mümtehine (7-9) "Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah, hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir."

Mümtehine-13 "Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin."

Fetih-29 "Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar..."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Peygamber Efendimiz(s.a.v) Buyuruyorlar ki:

Akıl ve Din

Bismillahirrahmanirrahim.

Enfal-22 "Gerçek şu ki, Allah katında yaratıkların en kötüsü (tehlikelisi) aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir."

Yunus-100 "Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

"Akıllı, Allahü teâlâdan en çok korkan, Onun emir ve yasaklarına en güzel uyandır." [İbni Muhber]

"Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir." [Tirmizi]

"İnsanların yaptıkları hayırların mükafatı, akılları nispetinde verilir" [Ebuşşeyh]

"Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur." [Deylemi]

"Allah indinde en kıymetliniz, akılca en üstün olanınızdır." [İ. Gazali]

"Kişinin dini, aklı ölçüsündedir. Aklı olmayanın dini yoktur." [Ebuşşeyh]

"İnsanı ayakta tutan aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur." [Beyheki]

"Akıllı olmak, din işlerinde sevinç kaynağıdır." [İbni Asakir]

"Aklı doğru olmayanın dini de doğru olmaz." [Taberani]

"Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir." [Buhari]

"Akıl imandandır." [Beyheki]

"Akıllı, nefsine uymaz ve ibadet eder. Ahmak da nefsine uyar, sonra da Allahü teâlânın rahmetini bekler." [R.Münire]

"Sonunun ne olacağını bilmeyip dünyaya aldanan insan, ipek böceği gibidir. İpek böceği kendine yuva örer ve sonunu bilmez. Bir müddet sonra oradan çıkmak ister, çıkacak yer bulamaz, ördüğü yuvada ölür ve çalışması başkalarının işine yarar." [R.Münire]

"Akıllı, Allah’a ve Resulüne inanan ve ibadetini yapan kimsedir." [R.Münire]

"Haramdan daha çok sakınan daha akıllıdır." [Hakim]

Hz.Muhammed (s.a.v)

OKU

Kurban Kesilmesine Karşı Çıkanların Dikkatine

Maalesef her Kurban Bayramında güya hayvan severlik maskesi altında, ayetler ve hadislerle sabit olan yüce Dinimizin bir gereği olan kurban kesme ibadetini eleştirme cüretini gösterenlere şunu sormak lazım; Siz et yemiyor musunuz? evlerinizde, lokantalarda v.b yerlerde yediğiniz dönerler, köfte, hamburger, adana, antep, urfa v.s her çeşit ızgara, kebap ve etli yemeklerde kullanmak için hayvan kesilmiyor mu? Sucuk, sosis, salam v.b et içeren yiyecekleri kullanırken neden şikayet etmiyorsunuz? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz; Ancak bu kadarının maksadımızı karşıladığı kanaatindeyiz.

Yine de hayvan kesilmesini dert edenlerin dikkatine şunu sunmak istiyoruz; Malumunuz üzere tüm dünyada insanlığın et ve et ürünleri ihtiyacını karşılamak için her gün yüz binlerce kesimhanelerde ve et entegre tesislerinde hayvan kesilmektedir. Dünyada olduğu gibi ülkemiz ve diğer İslam Ülkelerinde de her gün ihtiyaca göre binlerce hayvan kesilmektedir.

İslam Ülkelerinde Kurban Bayramlarında kesilen kurbanlar genel et talebinde düşüşe neden olduğundan, bu dönemlerde kesimhanelerdeki kesilen hayvan miktarında da doğal olarak düşme olmaktadır. Yani bayramda kurbanlık olarak kesilmeyen hayvanlar zaten direkt olarak kesimhanelere gönderilmektedir. Özetlersek kurban kesimine karşı çıkanların deyimiyle ortada bir "vahşet ve hayvan katliamı" durumu yoktur; Bu söylemler Olsa olsa fakirden fukaradan bihaber sefa içinde yaşayıp, gözleri önünde cereyan eden bu yüksek maneviyat ortamını kıskananların hezeyanlarıdır.

(En doğrusunu Allah(c.c) bilir)

OKU

Kibir(Gurur) İle İlgili Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Nisa-36 "...Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez."

Nisa-172 "...Kim O'na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, hepsini huzuruna toplayacaktır."

Nisa-173 "...Allah'a kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da şiddetli bir şekilde azab edecek ve onlar Allah'dan başka kendilerine ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır."

Lokman-18 "Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez."

Mümin-35 "Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler."

Mümin-60 "Halbuki Rabbiniz: «Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir.» buyurdu."

Mümin (75-76) "Onlara: 'İşte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve böbürlenmenizden ötürüdür. Temelli kalacağınız cehennem kapılarından girin' denir. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür!"

Sad-74 "Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu."

Hadid-23 "...Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

"Kalbinde hardal tanesi kadar kibir olan kimse asla cennete giremez..."(müslim.iman.147-149 , tirmizi.Birr )

Hz.Muhammed (S.A.V)

OKU

İslam'da Yurda ve Dine Bir Zulüm ve Saldırı Olmadıkça Barış Esastır

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (190-194) "Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. Onları (size karşı savaşanları)yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir. Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafûr ve rahîmdir. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur. Haram ay haram aya karşılıktır. Hürmetler (dokunulmazlıklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir."

Bakara-208 "Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır."

Bakara (216-217) "Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar."

Akıl ve Bilim

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara-266 "Hangi biriniz, kendisi ihtiyarlamış ve çocukları da güçsüzken, altlarından ırmaklar akan, hurma, üzüm ve her çeşit meyveleri bulunan bahçesinin, ateşli bir kasırganın kopmasıyla yanmasını ister? Düşünesiniz diye Allah size ayetlerini böylece açıklar."

Enfal-22 "Gerçek şu ki, Allah katında yaratıkların en kötüsü (tehlikelisi) aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir."

Yunus-100 "Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!"

Nahl-12 "O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi.
Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır."

Muminun-80 "Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!"

Fussilet-53 "Onun hak olduğu meydana çıkıncaya kadar varlığımızın belgelerini onlara hem dış dünyada ve hem de kendi içlerinde göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?"

Ali İmran-18 "Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahibleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahidlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir."

Kamer-22 "Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?"

Necm (29-30) "Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma. Bu onların ulaştıkları bilginin seviyesini gösterir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir, doğru yolda olanı da çok iyi bilir."

Yasin-62 "(Şeytana gelince,) o bir çoğunuzu saptırmıştır; neden aklınızı kullanmıyorsunuz?"

Yasin-68 "Ama (şunu daima hatırlasınlar ki) Biz bir insanın ömrünü uzatırsak, aynı zamanda onun güç ve yeteneklerinde (yaşlandıkça) bir azalma meydana getiririz; (buna rağmen) hala akıllarını kullanmazlar mı?"

Fatır (27-28) "Allah'ın gökten su indirdiğini görmez misin? Biz onunla türlü türlü renkte ürünler yetiştirmiş; dağlarda da beyaz, kırmızı, siyah ve türlü renkte yollar varetmişizdir. İnsanlar, yerde yürüyenler ve davarlar da böyle türlü türlü renktedirler. Allah'ın kulları arasında O'ndan korkan, ancak bilginlerdir. Doğrusu Allah güçlüdür, bağışlayandır."

Hucurat-13 "...Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır."

Ankebut (41-43) "Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler. Doğrusu Allah, Kendini bırakıp da yalvardıkları şeyi bilir. O güçlüdür, Hakim'dir. İşte bu misaller var ya, Biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


OKU

Yöneticilere İtaat ile İlgili Bazı Ayet ve Hadisler

Bismillahirrahmanirrahim...

[Nisa 59] "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir."

Hud-113 "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez."

Şuara (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Konuyla İlgili Hadisler:

Veda Hutbesinde Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuştur:

"Eğer üzerinize Habeşî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz." (İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 4)

İbni Ömer Radıyallahu Anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise kimseyi dinleyip itaat etmez.”(Buhârî, Ahkâm 4, Cihâd 108; Müslim, İmâre 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 87; Tirmizî, Cihâd 29; Nesâî, Bey’at 34; İbni Mâce, Cihâd 40)

Hz. Huzeyfe'den nakledilen şu hadîs-i şerîf bu mevzuya ışık tutmaktadır:

"Benden sonra benim doğru yolumdan gitmeyen ve benim sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacaktır."

"Ben buna yetişirsem ne yapayım, yâ Resûlâllah?" diye sordum.

"Dinler ve itaat edersin. Sırtın dövülse ve malın alınsa bile yine dinle ve itaat et." diye buyurdular." (Tac, III/44-45)

İbn-i Abbas (ra)'dan gelen bir rivâyete göre Nebi (sav) şöyle buyurmaktadır:

"Her kim emîrin yapmış olduğu bir şeyi kötü görürse sabretsin (isyanla hareket etmesin). Çünkü her kim sultana (itaatten) bir arşın ayrılırsa cahiliyyet ölümü ile ölür." (Buharî, Kitabü'l-Fiten)

OKU


Savaş ve Barış İle İlgili Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara-190 "Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez."

Bakara-194 "...Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir."

Bakara-208 "Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır."

Nisa-75 "Hem size ne oluyor da Allah yolunda ve: «Ey bizim Rabbimiz, bizleri halkı zalim olan bu memleketten çıkar, tarafından bize bir sahip gönder ve yine tarafından bize bir yardımcı gönder.» diye yalvarıp duran o ezilmiş erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda çarpışmıyorsunuz?"


Nisa-90 "Ancak, sizinle kendileri arasında anlaşma olan bir millete sığınanlar yahut sizinle savaştan veya kendi milletleriyle savaşmaktan bıkarak size başvuranlar müstesnadır. Allah dileseydi onları üzerinize çullandırırdı da sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış teklif ederlerse Allah onlara dokunmanıza izin vermez."

Enfal-72 "...Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.

Tevbe-12 "Eğer anlaşmadan sonra yeminlerini bozarlar, bir de dininize hücum ederlerse, artık kâfir güruhunun o öncüleri ile savaşın..."

Hac-39 "Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir."

Mumtehine (7-9) "Olur ki Allah sizinle düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Namazın Önemi

Bakara-152 "Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin."

Taha-14 "Şüphesiz Ben Allah'ım, Benden başka tanrı yoktur; Bana kulluk et; Beni anmak için namaz kıl."

Ankebut-45 "Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir."

Ankebut-45 Tefsiri:...Tâhâ Sûresi'nde "Beni anmak için namaz kıl." (Tâhâ, 20/14) buyurulduğu üzere namazın hikmeti, gayesi Allah'ın zikridir. Yani Allah'ı anmak ve bu sayede "Öyle ise beni (taat ve ibadetle) anın ki, ben de sizi anayım." (Bakara, 2/152) âyetince Allah Teâlâ'nın anmasına ermektir. Bu suretle namaz bir miracdır. Bunu bilenler "Herhalde Rablerine kavuşmayı uman kimseler" (Bakara, 2/46) âyetine göre kendilerini her an Rablerinin huzurunda mülakat (kavuşma) halinde buluyorlar gibi zevk içinde bir niyet ve ihlas ile kılarlar. Ve herhalde Allah'ı anmak; namaz en büyük iştir.

Yani asıl bütün incelikleri, detayları ve gerçeği ile Allah Teâlâ'yı anmak ve O'nun azamet ve kibriyası huzurunda kulun değişiklikleri ve tavırları ile acizlik ve ihtiyacını arzetmesi demek olan namaz, en büyük amel veya açık ve gizli kötülüklerden men için en büyük sebeptir. Veya Allah Teâlâ'nın sizi anması, sizin O'nu anmanızdan daha büyüktür. Kul, Allah Teâlâ'yı azameti ve cemaliyle hatırladığı zaman, O'nun yüce huzurunda açık ve gizli kötülüklerden kaçınarak edeb ve samimiyet ile yükseleceği gibi, Allah Teâlâ'nın onu hatırlamasını düşündüğü zaman, ilâhî huzurda zerre kadar kötülük ile anılmayı kimse arzu etmeyeceğinden, her an Allah'ın hoşnutluğuna ve rızasına yükselmek için , iyilik duygusu ile dopdolu olur...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

OKU

İçki Kumar ve Şans Oyunları

Bismillahirrahmanirrahim...

Maide (90-91) "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Korku İle İlgili Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara-40 "...bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun."

Bakara-41 "Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi
az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun."

Tevbe-13 "...Onlardan korkar mısınız? Eğer inanıyorsanız bilin ki asıl korkmanız gereken Allah'tır."

Tevbe-18 "Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır."

Ali-İmran-175 "İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde,
eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun."

Nahl-51 "Allah da buyurmuştur ki: «İki tanrı edinmeyin; O, ancak bir ilahtır. Onun için Benden, yalnızca Benden korkun!»"

Maide-44 "...İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Kuran'dan Yüz Çevirip Kaçanlarla İlgili İbret Verici Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Müddessir (49-51) "Böyle iken onlara ne oluyor da, aslandan korkup kaçan ürkmüş yaban eşekleri gibi (Kur'an'daki) öğütten yüz çevirip kaçıyorlar?"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Allah(c.c)'ın Rahmetinden Ümit Kesilmez

Bismillahirrahmanirrahim...

Zumer-53 "De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Tefsiri: ...İbnü Abbas'tan rivayet edildiğine göre de Mekkeliler şöyle demişler: "Muhammed, iddia ediyor ki, putlara tapan, Allah ile beraber diğer bir ilâha dua eden ve Allah'ın muhterem kıldığı (öldürülmesini haram ettiği) bir insanı öldüren kimseler bağışlanmaz, o halde biz nasıl hicret eder, müslüman oluruz? Putlara tapınmış, adam öldürmüşüz, şirk ehliyiz."(1) Bunun üzerine Allah Teâlâ "De ki: Ey kendi nefislerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." âyetini indirdi. Bununla birlikte âyetin iniş sebebi, kâfirlerin İslâm'a girmesi meselesi ise de, mânânın asilerin tevbesine de şamil olduğunda şüphe yoktur. O haydi haydi sabit olur. Demek ki "Şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz." (Nisâ, 4/48) âyeti gereğince şirkin bağışlanmaması, tevbe edilmediği takdirdedir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

OKU

Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'in Veda Hutbesi

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitab etti:

"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür."

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz!"

"Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur."

"Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur."

"Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıstır. Allah böyle hükmetmiştir. ilk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin ana paranız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız."


"Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır."

"Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir.Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız."

Tebliğ ve İrşad İle İlgili Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara-256 "Dinde zorlama yoktur..."

Ali İmran-104 "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır."

Ali İmran-110 "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız..."

Ali İmran-114 "Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır."


Maide-63 "Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!"

Maide-79 "İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!"

Enam (69-70) "Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlara, o (inanmaya)nların hesabından dolayı bir sorumluluk yoktur. Fakat (günahkârlar) Allah'a karşı gelmekten sakınırlar diye onlara nasihat etmek gerekir. Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır."

Araf-181 "Yine bizim yarattığımız insanlardan öyle bir ümmet var ki, onlar hakka yol gösterirler ve o hak ile adaleti yerine getirirler."

Tevbe-71 "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir."

Tevbe-112 "Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun uğrunda gezen, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve Allah'ın yasalarını koruyan müminlere de müjdele."

Hud-116 "Fakat ne yazık ki, sizden önceki kuşaklar arasından yeryüzünde bozgunculuktan alıkoyacak akıl ve iz‘ân sahibi erdemli insanlar çıkmadı..."


Nahl-125 "Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir."

Taha(43-44) "Firavun'a gidin, doğrusu o azmıştır.Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar."

Hac-41 "Eğer onlara yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu Allah'a varır."

Lokman-17 "Yavrum namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret, çünkü bunlar azmi gerektiren işlerdendir."

Müddessir(1-2) "Ey örtüsüne bürünen! Kalk artık uyar..."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

İyilik ve Takva Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-177 "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir."

Hucurat-13 "Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU