İçimizden Geçenler ve Sorumluluk

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-225 "Allâh sizi, yaptığınız kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allâh bağışlayandır, halimdir."

Bakara-284 "...Siz içinizdekileri açığa vursanız da gizli tutsanız da Allah onunla sizi hesaba çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir."

Bakara-286 "Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez…"


Maide-89 "Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz."

Nur-19 "İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz."

Ahzap-5 "...Yanılarak yaptığınızda size bir günâh yok, fakat kalblerinizin bile bile yaptığında günâh vardır. Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir."

Hucurat-12 "Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır…"

Kaf (16-18) "Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar.İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki;

"Allah ümmetimin içinden geçir­diklerini söylemedikçe ve yapmadıkça bağışlamıştır." (Müslim, İman, 201-202)

“Kim iyiliğe niyet eder ve sonra (herhangi bir sebepten dolayı) onu yapamazsa, Allahu Teâlâ ona tam bir iyilik yazar. Eğer niyet ettikten sonra onu yaparsa, Allahu Teâlâ ona 10 iyilikten 700 iyiliğe kadar hatta ondan daha fazla yazar. Kim bir kötülüğe niyet eder, sonra onu yapmaktan vazgeçerse, Allahu Teâlâ ona tam bir iyilik yazar. (Çünkü onun kötülükten vazgeçmesi ALLAH korkusundandır.) Kötülüğe niyet ettikten sonra onu işlerse Allahu Teâlâ ona sadece bir günah yazar." (Buhari)


"Allahü teâlâ, kalbe gelip de, söylenmeyen ve yapılmayan kötü şeyleri affeder." (Buhari)

"Haram işlemeyi düşünüp, Allah’tan korkarak yapmayana günah yazılmaz." (Berika)

"Kötü düşünce, söylenmedikçe ve buna uygun hareket edilmedikçe affolur." (Beyheki)


Sahabe Resûlullah (s.a.v)'e gelerek zihinlerinden, inançla ilgili olup açıklamaları mümkün olmayan bazı kötü düşüncelerin gelip geçtiğini söylediklerinde Allah'ın elçisi kendilerine şu cevabı vermiştir:


"O imanın ta kendisidir." (Müslim, İman, 209)

Ebû Hurayra (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu, demiştir:

"Ümmetimin kalplerinden geçen şeyleri (fiilen) işlemedikçe veya (dilleri ile) söylemedikçe Allah TeâIa şüphesiz affeylemiştir." (İbn Mâce, Talak, bab 14, hadis no : 2040)


"Melekler kulun iyiliklerini çok sayıp beğenerek Allah'ın dilediği katına ulaştırdıklarında, Allah, onlara şöyle vahyeder: "Siz kulumun amelini gözetip zapt eden idiniz. Ben ise kulumun nefsinde olan niyetinin gözeticisiyim. Kulum, amelini halis ve katıksız olarak benim rızam için yapmadı. Bunu Siccîn'e atınız". Melekler, az ve önemsiz buldukları kulun amelini de Allah'ın dilediği mülk ve saltanatından olan katına ilettiklerinde, Allah onlara vahyeder ki, "Sizler kulumun işini yazıyordunuz. Ben ise onun nefsinde olanı bilir ve gözetirim. Amelini katlayın da onu İlliyyin'e atın" (Suyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, VI, Mısır, 1314; s.104, el-Habâık, s.95; İbn Ebi'd-Dünya, el-İhlâs).

"Vücuduna bir hastalık ve bir belâ isabet eden müslümanların amellerini muhafaza eden meleklere Allah Tealâ şöyle emreder: Kulum için benim bağım (engelim) ile engellendiği müddetçe, önceden her gün ve her gece işlediği kadar hayırlı ameli yazınız" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, s. 194, 198).

İmam-ı Azam Ebu Hanife(ra) Şöyle der :

Kalplerde gizli olan şeyleri ancak Allah bilir. Keza kiramen katibin melekleri bile insanların açığa vurdukları amelleri yazmakla vazifelidirler. Çünkü kalplerde bulunan şeyleri bilmeye imkan yoktur. Kalplerde olanı ancak Allah ve Allah'ın kendisine vahyettiği peygamberlerinden başkası kimse bilemez. Vahiy olmadan kalplerde bulunanı bildiğini iddia eden alemlerin Rabbinin ilmine sahip olduğunu iddia etmiş olur. Kalplerde ve hariçde Allahın bildiğini kendisinin de bildiği iddiasında bulunan insan büyük bir günah işlemiş cehennem ve küfrü hak etmiş olur. (İmam-ı Azamın Beş eseri-Çeviri.Doç.Dr.Mustafa Öz. İlahiyat Fakültesi vakfı yayınları.1992-sayfa 22- İmam-ı Ebu Hanife’nin Beş Eseri Arapça metin s:24)


İnsanın zihninden gelip geçen şey yalnızca bir "hatır"sa (hayal, tasavvur, doğuş) bundan sorumlu olmayacağından şüphe yoktur. Çünkü buna hâkim olup engellemek kulun elinde değildir. "O imanın ta kendisidir." (Müslim, İman, 209) hadisi, insanların zihinlerinden gelip geçen şeylerden sorumlu olmadıklarına işaret etmektedir.

Eğer "hâtır" gelip geçmemiş, üzerinde durulmuş, düşünülmüş, niyet ve karar safhasına kadar gelmişse bunun da konusuna göre şıkları vardır:

a) Eğer bunlar iman, inkar, haset, kin, nefret gibi tabiatları gereği dışa vurmayan, fiile dönüşmeyen, kalpte ve zihinde kalan psikolojik haller, duygular ve kararlarsa, bunların sorumluluk doğuracağı açıktır.

b) Niyet ve karar konusu "fiil"le ilgili ise, meselâ hırsızlık yapmaya niyet edilmiş, karar verilmiş, sonra bundan, dış etki ve engelleme bulun­madan vazgeçilmişse, buna ecir bile verileceği hadiste bildirilmiştir.

c) Eğer kötü niyet ve karardan bir dış etki ve engel sebebiyle vazgeçilmiş olursa, o fiili işlemiş gibi cezalandırılma konusunda birbirine zıt iki görüş vardır. (Diyanet Tefsiri, Kur'an Yolu, Bakara Süresi 284. ayetin tefsiri)

En doğrusunu Allah(c.c) bilir.

OKU