Mallarımızı Allah(c.c) Yolunda Nasıl Harcamalıyız?

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-177 " İyilik yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz değildir. Ancak iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitab'a ve peygamberlere iman eden, O'nun sevgisi ile malı yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmış olana, dilenenlere ve kölelere veren, namazı kılan, zekatı veren, söz verdiklerinde sözlerini yerine getiren, darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı anda sabreden kimselerin yaptıklarıdır. İşte bunlar doğru olanlardır. Takva sahibi olanlar da bunlardır."

Bakara-215 "Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir."

Bakara-219 "Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz."

Bakara-245 "Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak ona döndürüleceksiniz"

Bakara (263-264) "Tatlı söz ve hoşgörü, peşinden başa kakma ve onur kırma gelen sadakadan daha iyidir. Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O Halimdir. Ey müminler, tıpkı Allah'a ve Ahiret gününe inanmadıkları halde başkalarına gösteriş olsun diye mallarını harcayanların yaptıkları gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve onur kırma aracı haline getirerek boşa çıkarmayın..."

Bakara-271 " Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu güzeldir. Şayet onları kimse görmeden fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve bu, bir kısım günahlarınızın silinmesine vesile olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

Bakara-273 " Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir."


Bakara-276 "Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez."

Bakara-280 "Eğer borçlu darlık içinde bulunuyorsa, eli genişleyinceye kadar ona mühlet verin. Eğer bilirseniz sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır."


Nisa-5 “Hayatınızı sürdürebilmeniz için Allah’ın bir vesile kıldığı ve gerek mülkünüz, gerekse emanet olarak ellerinizde bulunan malları aklı ermez, nereye ve nasıl harcanacağını bilmez ve israfçı kişilere vermeyiniz. Bunun yerine, o mallarla (özellikle o malları işleterek elde edeceğiniz gelirle) böylelerinin yeme içme ihtiyaçlarını sağlayınız, onları giydiriniz ve (kendilerine karşı kaba ve kırıcı olmaktan kaçınıp), onlara güzel ve yerinde söz söyleyiniz, usulünce tavsiyelerde bulununuz.”

Nisa-36 "Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez."

En'am-141 "Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez."

Araf-31 "Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."

Tevbe-60 "Sadakalar, ancak fakirler, miskinler, zekat toplama görevlileri, kalpleri islamiyete ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir. "

İsra (26-29) "Yakınlara hakkını ver. Miskine, yolcuya da. Ama saçıp savurma. Muhakkak ki saçıp savuranlar, şeytanlarla kardeş olmuşlardır. Şeytan ise Rabbına pek nankördür. Rabbından beklediğin bir rahmeti elde etmek için onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan; o zaman onlara tatlı bir söz söyle. Ve elini boynuna bağlı kılma, onu büsbütün de açıp durma. Yoksa kaybedenlerden ve kınananlardan olursun."

Furkan-67 "Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar."

Rum-38 "O halde yakınlığı olana da hakkını ver, miskîne de yolcuya da, Allah yüzünü murad edenler için o daha hayırlıdır, felâh bulanlar da işte onlardır."


Zariyat-19 "Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı."
 

Munafikun-10 "Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın."

Mearic (24-25) "Onlar (bilirler) ki, gerek dilenen, gerekse (iffetinden dolayı dilenmeyip) yoksun kalan (fakire vermek) için mallarında (onların) belirli bir hakkı vardır."
 

Duha-10 "Ve sakın bir şey isteyeni azarlama;"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Bakara-215 Tefsiri: ...Sözlükte “malı harcama, tüketme” anlamına gelen infak ahlâkî bir terim olarak genellikle “Allah rızâsı için çeşitli hayır yollarında harcamada bulunma, muhtaçların nafakasını sağlama” anlamını ifade eder ve bu anlamıyla zekât, fıtır sadakası gibi zorunlu malî ibadetler yanında sadaka türünden gönüllü hayırları da içine alır. Âyette infak kelimesi özellikle bu son anlamda kullanılmış; bağlayıcı olmamakla birlikte bu tür gönüllü harcamalar için –ihtiyaç sahibi olmaları şartıyla– en yakın akraba olan ana babadan başlamak üzere bir düzenleme getirilmiştir...Ayette geçen iki hayır kelimesinden ilki “mal varlığı”, ikincisi de mutlak olarak Allah rızâsı için yapılan “iyilik” anlamını taşır. Burada ve diğer ilgili âyetlerde görüldüğü gibi Kur’ân-ı Kerîm maddî ve mânevî ilgide ana babayı en başta göstermiş; insanın görevlerini sıralarken Allah’a kulluk görevinin ardından ana babaya iyiliği zikretmiştir. Bundan anlaşıldığına göre bütün hayırların en faziletlisi ve Allah nezdinde en değerli olanı, ana baba için yapılan harcamalardır.(Diy.İşl.Bşk.Tef.)

Peygamber Efendimiz(s.a.v) Efendimiz Buyuruyorlar ki;

"Fakire verilen sadaka, bir sadakayken, akrabaya verilen sadaka, hem sadaka ve hem de sıla-i rahim olmak üzere, iki sadakadır." (Nesâî, Tirmizî, İbnu Mâce)

"Sadakanın en faziletlisi kindar yakınına verilen sadakadır." (Taberani, İbn-i Huzeyme, Hâkim)

"Bir Müslüman, Allah’ın rızâsını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, yaptığı harcamalar onun için birer sadaka olur." (Buhârî, Nafakat 1; Müslim, Zekât 48)

"Kişinin çoluk çocuğuna yaptığı harcamalar da sadakadır." (Buhârî, İman: 53; Müslim, Zekat: 69)

"Bir kimsenin kendisi ve ailesi için yaptığı harcamalar da bir sadakadır ve harcamaya öncelikle kendi ailesinden başlamak, akrabasını ve yakınlarını gözetmek gerekir." (Buhâri, Zekât 18; Müslim, Zekât 38, 95, 97; Ebû Dâvûd, Zekât 46)

"İnfaka önce kendinden, sonra nafakası senin üzerine vacip olan kimselerden başla!" (Buhâr;, Zekât" 18, Nafakât, 3; Müslim, Zekât, 41; Tirmizî, Zekât, 38, Zühd, 32; Nesaî, Zekât, 51, 53, 60)

Peygamber Efendimiz(s.a.v) iyilik yapmaya en lâyık kimin olduğunu soran bir sahabeye şöyle cevap vermiştir:

"Annen, sonra, yine annen, sonra yine annen. Sonra, baban. Sonra en yakınından başlayarak uzağa doğru diğer hısımların" (eş-Şevkânî, Neylü'l Evtâr, VI, 327).

OKU

Mümin Gerektiğinde Hicret Etmelidir

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa-97 "Melekler, kendilerine zulmettikleri bir durumda bulunurken canlarını aldıkları kimselere: «Siz ne iş yapmaktaydınız?» diyecekler. Onlar: «Biz yer yüzünde zayıf ve güçsüzdük» diye cevap verecekler. Melekler: «Allah'ın arzı geniş değil miydi, oraya hicret etseydiniz ya!» diyecekler. İşte bunların barınakları cehennemdir. Ona gidiş de ne kötü şeydir!"

Zümer-10 "Tarafımdan söyle: «Ey iman eden kullarım, Rabbinize takva ile sığının. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah'ın toprağı geniştir. Ancak sabredenler mükafatlarına hesapsız erdirilir.»

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Nisa-97 Tefsiri: ...Tefsircilerin açıklamasına göre bu âyet bir yerde dinini yaşama imkanı bulamayan bir adamın oradan göç etmesi gerektiğini göstermektedir.Hz. Peygamber (s.a.v.) bir sahih hadisinde şöyle buyurmuştur: "Her kim dini uğruna bir yerden kaçarsa, gittiği bir karış yer de olsa cennete girmeye hak kazanır. Babası İbrahim'in ve peygamberi Muhammed'in yoldaşı olur."...Demek oluyor ki, gerektiğinde hicret de bir tür cihaddır. Kâfirlerin zulmü altında ezilip kalmak ve hak dinin yayılmasına hizmet edememek, neticede çok kötü bir başkalaşıma neden olabileceğinden az çok gücü varken bundan kaçınmamak nefse bir zulümdür.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Zümer-10 Tefsiri: ...“Allah’ın arzı geniştir” ifadesindeki “arz”dan cennetin kastedilmiş olabileceği yönünde zayıf bir görüş varsa da (Râzî, XXVI, 253), müfessirler genellikle bu ifadeyi hicrete işaret olarak anlamışlardır. Kuşkusuz her müslümanın, sosyal çevresinde veya ülkesinde inançlı ve erdemli olarak yaşayabileceği düzeyde bir özgürlük ortamının oluşması için çaba göstermesi; ayrıca özgür bir ortamda yaşıyorsa bunun değerini bilmesi gerekir. Ancak âyetteki “Allah’ın arzı geniştir” cümlesi, bir kimsenin, bulunduğu yerde dinî ve ahlâkî hayatını gerektiğince yaşama şartlarından yoksun kaldığı ve bu ortamı olumlu yönde değiştirme imkânı da bulamadığı takdirde, inandığı değerlerden vazgeçmeyip serbestçe yaşayabileceği başka bir ortam bularak oraya gitme alternatifini de dikkate alması gerektiğine işaret etmektedir. Bu, iş yerini değiştirmekten, başka bir ülkeye göç etmeye kadar her türlü yer değişikliğini kapsar. Nitekim bu âyetin gelmesinden birkaç yıl sonra Hz. Peygamber ve arkadaşları, bütün çabalarına rağmen Mekke’de dinlerini yaşama özgürlüğünü sağlayamayınca Allah’ın emri uyarınca Medine’ye göç etmişlerdir. İnsanın değerleri uğruna böylesine bir özveriyi göze alması büyük bir sabır ve kararlılık işi olduğu için âyette, “Sabredenlere mükâfatları hesapsız verilecektir” buyurulmuştur.(Diy.İşl.Bşk.Lığı Tefsiri)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

Caiz Olmayan İşlerde Çalışmak ve Yardımlaşmak

Bismillahirrahmanirrahim...

Nisa-85
"Kim iyi bir işe aracı olursa kendisinin de o iyilikte bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracı olursa onun da kötülükte bir sorumluluk payı olur. Allah herşeyin karşılığını verir."

Maide-2 " ...İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. Günah işlemek ve aşırı gitmek üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah'ın cezası şiddetlidir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Kendini İyilerden Sayıp Affedileceğini veya Cehenneme Girse Dahi Ateşte Sayılı Gün Kalacağını Sanarak Dini Vecibeleri İhmal Etmek

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (80-81) 'Ateş bize sadece sayılı birkaç gün değecektir', derler; sor, 'Allah katından siz söz mü aldınız?', eğer öyle ise Allah sözünden caymayacaktır. 'Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?' Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa; işte onlar cehennem halkıdırlar. Onlar, orada ebedi kalacaklardır.

Nisa-49 "Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl kadar zulme uğratılmaz."

Araf-169 "Onlardan sonra gelen kötü bir nesil Kitab’a mirasçı oldu. 'Biz nasıl olsa affedileceğiz' diyerek Kitab’ın hükümlerini değiştirme karşılığı bu değersiz dünyanın mallarını alırlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da alırlar. Onlardan, Allah’a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitap üzerine ahd alınmamış mıydı? Kitap’da onları okumamışlar mıydı? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Daha aklınızı başınıza almayacak mısınız?"

Lokman-33 " Ey insanlar, Rabb'inizden korkup sakının ve öyle bir günün azabından çekinip korkun ki, (o gün hiç)bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç)bir çocuk da babası için bir şeyi verebilici değildir. Hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın."

Fatır- 5 "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah'ın vaadi haktır. Artık sizi bu dünya hayatı aldatmasın ve şeytan da sizi Allah ile (O'nun affına güvendirerek) aldatmasın."

Necm-32 "Onlar ki; ufak-tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve hayasızlıktan kaçınırlar. Muhakkak ki Rabbın; mağfireti geniş olandır. Sizi, daha topraktan yarattığı zaman ve henüz analarınızın karınlarında cenin halinde iken sizi en iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O; takva sahibi olanları da en iyi bilendir."

Hadid-14 (Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?” (Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı."

Haşr (18-19) "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Fatır-5 Tefsirinden: ...sakın o çok aldatıcı mağrur şeytan sizi Allah ile de aldatmasın, Allah'a da mağrur etmesin. Yani Allah kerimdir, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Allah her şeye vekildir diyerek günahlara, tenbelliklere sefihliklere sevketmesin, görevlerinizi kötüye kullandırmasın... (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Necm-32 Tefsirinden: ...nefislerinizi temize çıkarmayın. Yani kendinizi hiç günahsız, kusursuz ve tertemiz kabul ederek öğünmeyin. Farkında olmadan birçok kusurunuz olabilir. Tamamıyla korunup müttaki olanı en fazla O bilir Çünkü her halinize vakıf olan O'dur. İyilerle kötüler ahirette Allah'ın huzurunda seçileceklerdir...
(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Haşr-19 Tefsirinden: Ve öyle kimseler gibi olmayın ki Allah'ı unutmuşlar, Allah'tan korkmaz, hukukunu tanımaz ve O'nun sonsuz korumasından yardım dilemez olmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur. Sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler. İnsan nefsinin, beşer hukukunun kıymetini anlamaz, âdi şeylere tapar ve insanlığı zelil ederler. Ayrıca kendilerini kurtaracak hayır ve hesanâtı düşünmez, azabdan koruyacak işler yapmaz ve yarın için bir şey hazırlamaz olmuşlardır. Netice olarak denilebilir ki, onlar kıyamet günü öyle dehşetli trajedilere maruz kalırlar ki, kendilerinden geçerler. Hatta ruh yoktur deyip duranlar dahi, böyle kendilerini unutmuş, insan varlığının en mühim ayırıcı unsurunu teşkil eden şuur nimetini kavrayamamış kimselerdir. İnsanın kendisini hissetmesi fıtrî olduğu için şuurdan, şuurun hukukundan ve onun Allah'a bakan yönünden gaflet edenlerin fıtratı bozulmuş kimseler olduklarına tenbih için unutmak ile ifade edilmiştir. İşte onlar, fasıklardır. İtaattan çıkıp isyana dalmış, insanlık kıymeti kalmamış, fıskta tekâmül etmiş ve bozulmuş bir topluluktur. Müminler bunlara benzememelidir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Namazda Neler Diyoruz?

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük ve lâ ilâhe ğayrük." Anlamı: Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur.

"Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim" Anlamı: Lanetlenmiş kovulmuş şeytanın şerrinden alemlerin Rabbı olan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile

"Elhamdu lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn." Anlamı: Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.

"Era'eytellezî yukezzibu biddîn. Fezâlikellezî, yedu'ulyetîm. Ve lâ yehuddu alâ ta'âmilmiskîn. Feveylun lilmusallîn. Ellezîne hum an salâtihim sâhûn. Ellezîne hum yurâûne. Ve yemne'ûnelmâ'ûn." Anlamı: (Ey Muhammed!) Dini yalan sayanı gördün mü? Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Vay o namaz kılanların haline ki: Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Onlar basit şeyleri (ödünç) dahi vermezler.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.


"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Semiallahulimen hamideh" Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.

"Rabbena leke'l-hamd" Anlamı: Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.


"Bismillahirrahmanirrahim" Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile.

"Elhamdu lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn." Anlamı: Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.

"İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehû kâne tevvâbâ." Anlamı: (Ey Muhammed!) Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Semiallahulimen hamideh" Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.

"Rabbena leke'l-hamd" Anlamı: Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.

"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.

"Ettehiyyâtu lillâhi vessalevâtu vettayibât. Esselâmu aleyke eyyuhen-Nebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtuhu. Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasuluh." Anlamı: Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd." Anlamı: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

"Allâhumme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd" Anlamı: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

"Rabbenâ âtina fid'dunyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr." Anlamı: Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.

"Esselamu aleykum ve rahmetullah" Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun

"Esselamu aleykum ve rahmetullah" Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun

"Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram" Anlamı: Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.

Not: Zammı Sureler örnek olarak verilmiştir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU