Bismillahirrahmanirrahim.
Bakara (80-81) 'Ateş bize sadece sayılı birkaç gün değecektir', derler; sor, 'Allah katından siz söz mü aldınız?', eğer öyle ise Allah sözünden caymayacaktır. 'Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?' Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa; işte onlar cehennem halkıdırlar. Onlar, orada ebedi kalacaklardır.
Nisa-49 "Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl kadar zulme uğratılmaz."
Araf-169 "Onlardan sonra gelen kötü bir nesil Kitab’a mirasçı oldu. 'Biz nasıl olsa affedileceğiz' diyerek Kitab’ın hükümlerini değiştirme karşılığı bu değersiz dünyanın mallarını alırlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da alırlar. Onlardan, Allah’a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitap üzerine ahd alınmamış mıydı? Kitap’da onları okumamışlar mıydı? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Daha aklınızı başınıza almayacak mısınız?"
Lokman-33 " Ey insanlar, Rabb'inizden korkup sakının ve öyle bir günün azabından çekinip korkun ki, (o gün hiç)bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç)bir çocuk da babası için bir şeyi verebilici değildir. Hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın."
Fatır- 5 "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah'ın vaadi haktır. Artık sizi bu dünya hayatı aldatmasın ve şeytan da sizi Allah ile (O'nun affına güvendirerek) aldatmasın."
Necm-32 "Onlar ki; ufak-tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve hayasızlıktan kaçınırlar. Muhakkak ki Rabbın; mağfireti geniş olandır. Sizi, daha topraktan yarattığı zaman ve henüz analarınızın karınlarında cenin halinde iken sizi en iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O; takva sahibi olanları da en iyi bilendir."
Hadid-14 (Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?” (Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı."
Haşr (18-19) "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Fatır-5 Tefsirinden: ...sakın o çok aldatıcı mağrur şeytan sizi Allah ile de aldatmasın, Allah'a da mağrur etmesin. Yani Allah kerimdir, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Allah her şeye vekildir diyerek günahlara, tenbelliklere sefihliklere sevketmesin, görevlerinizi kötüye kullandırmasın... (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
Necm-32 Tefsirinden: ...nefislerinizi temize çıkarmayın. Yani kendinizi hiç günahsız, kusursuz ve tertemiz kabul ederek öğünmeyin. Farkında olmadan birçok kusurunuz olabilir. Tamamıyla korunup müttaki olanı en fazla O bilir Çünkü her halinize vakıf olan O'dur. İyilerle kötüler ahirette Allah'ın huzurunda seçileceklerdir...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
Haşr-19 Tefsirinden: Ve öyle kimseler gibi olmayın ki Allah'ı unutmuşlar, Allah'tan korkmaz, hukukunu tanımaz ve O'nun sonsuz korumasından yardım dilemez olmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur. Sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler. İnsan nefsinin, beşer hukukunun kıymetini anlamaz, âdi şeylere tapar ve insanlığı zelil ederler. Ayrıca kendilerini kurtaracak hayır ve hesanâtı düşünmez, azabdan koruyacak işler yapmaz ve yarın için bir şey hazırlamaz olmuşlardır. Netice olarak denilebilir ki, onlar kıyamet günü öyle dehşetli trajedilere maruz kalırlar ki, kendilerinden geçerler. Hatta ruh yoktur deyip duranlar dahi, böyle kendilerini unutmuş, insan varlığının en mühim ayırıcı unsurunu teşkil eden şuur nimetini kavrayamamış kimselerdir. İnsanın kendisini hissetmesi fıtrî olduğu için şuurdan, şuurun hukukundan ve onun Allah'a bakan yönünden gaflet edenlerin fıtratı bozulmuş kimseler olduklarına tenbih için unutmak ile ifade edilmiştir. İşte onlar, fasıklardır. İtaattan çıkıp isyana dalmış, insanlık kıymeti kalmamış, fıskta tekâmül etmiş ve bozulmuş bir topluluktur. Müminler bunlara benzememelidir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Namazda Neler Diyoruz?

"Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük ve lâ ilâhe ğayrük." Anlamı: Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur.
"Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim" Anlamı: Lanetlenmiş kovulmuş şeytanın şerrinden alemlerin Rabbı olan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile
"Elhamdu lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn." Anlamı: Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.
"Era'eytellezî yukezzibu biddîn. Fezâlikellezî, yedu'ulyetîm. Ve lâ yehuddu alâ ta'âmilmiskîn. Feveylun lilmusallîn. Ellezîne hum an salâtihim sâhûn. Ellezîne hum yurâûne. Ve yemne'ûnelmâ'ûn." Anlamı: (Ey Muhammed!) Dini yalan sayanı gördün mü? Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Vay o namaz kılanların haline ki: Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Onlar basit şeyleri (ödünç) dahi vermezler.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Semiallahulimen hamideh" Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.
"Rabbena leke'l-hamd" Anlamı: Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Bismillahirrahmanirrahim" Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile.
"Elhamdu lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn." Anlamı: Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.
"İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehû kâne tevvâbâ." Anlamı: (Ey Muhammed!) Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiyel Azim" Anlamı: Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Semiallahulimen hamideh" Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.
"Rabbena leke'l-hamd" Anlamı: Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Subhane Rabbiye'l-ala" Anlamı: Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
"Allahu Ekber" Anlamı: Allah en büyüktür.
"Ettehiyyâtu lillâhi vessalevâtu vettayibât. Esselâmu aleyke eyyuhen-Nebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtuhu. Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasuluh." Anlamı: Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd." Anlamı: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.
"Allâhumme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd" Anlamı: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.
"Rabbenâ âtina fid'dunyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr." Anlamı: Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.
"Esselamu aleykum ve rahmetullah" Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun
"Esselamu aleykum ve rahmetullah" Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun
"Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram" Anlamı: Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.
Not: Zammı Sureler örnek olarak verilmiştir.
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Mümin Bilerek Günah İşler mi?
Bismillahirrahmanirrahim...
Ali İmran-135 "O takvâ sahipleri, çirkin bir iş yaptıkları, yahut bir günahla nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar ve günahlarının bağışlanmasını isterler. Zaten Allah'tan başka günahları bağışlayacak kim var? Onlar, işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler."
Nisa-17 "Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Enam-54 "Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir."
Ankebut-47 "...Ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder."
Ankebut-49 "Hayır, o (Kur'ân), kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder."
Fussilet-28 " İşte Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları cehennem yurdu vardır."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mü'min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mü'min olduğu hâlde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mü'min olarak yağmalamaz." [Buhari, Mezalim 30, Eşribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, İman 100, (57); Ebu Davud, Sünnet 16, (4689); Tirmizi, İman 11, (2627); Nesai, Sarık 1, (8, 64)]
Yine Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner."
(Tirmizi, şu ziyadede bulunmuştur: "Ebu Cafer el-Bakır Muhammed İbnu Ali'nin: "Bunda imandan çıkıp İslam'a geçiş vardır." dediği rivayet edilmiştir.") [Ebu Davud, Sünnet 16, (4690); Tirmizi, İman 11, (2627)]
OKU
Ali İmran-135 "O takvâ sahipleri, çirkin bir iş yaptıkları, yahut bir günahla nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar ve günahlarının bağışlanmasını isterler. Zaten Allah'tan başka günahları bağışlayacak kim var? Onlar, işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler."
Nisa-17 "Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Enam-54 "Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir."
Ankebut-47 "...Ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder."
Ankebut-49 "Hayır, o (Kur'ân), kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder."
Fussilet-28 " İşte Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları cehennem yurdu vardır."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mü'min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mü'min olduğu hâlde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mü'min olarak yağmalamaz." [Buhari, Mezalim 30, Eşribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, İman 100, (57); Ebu Davud, Sünnet 16, (4689); Tirmizi, İman 11, (2627); Nesai, Sarık 1, (8, 64)]
Yine Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner."
(Tirmizi, şu ziyadede bulunmuştur: "Ebu Cafer el-Bakır Muhammed İbnu Ali'nin: "Bunda imandan çıkıp İslam'a geçiş vardır." dediği rivayet edilmiştir.") [Ebu Davud, Sünnet 16, (4690); Tirmizi, İman 11, (2627)]
OKU