Allah(c.c)’ın Bizzat Kendisi İçin Belirlediği ve Uyacağına Söz Verdiği Bazı Sünnetullah Ayetleri-1

Bismillahirrahmanirrahim.

“Biz, her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye, plana) göre yarattık.” (Kamer, 54/49)


“Hiçbir şey yoktur ki, kaynağı Bizim katımızda olmasın; ve Biz hiçbir şey indirmeyiz ki, kusursuzca belirlenmiş bir ölçüye, bir uyuma dayanmasın.” (Hicr, 15/21)


“Ve O, gökleri yükseltti ve [her şey için] bir ölçü koydu. ki [siz, ey insanlar,] asla [doğruluk ve haklılık] ölçüsünden şaşmayasınız.” (Rahman, 55/7-8)


“Ve yeryüzünü yayıp üzerine yerinden oynatılmaz dağlar yerleştirdik; ve orada [hayatın] her türünün dengeli bir biçimde büyüyüp boyvermesini sağladık” (Hicr, 15/19)


“O ki, göklerin ve yerin egemenliği O'na aittir; soy-sop edinmemiştir; egemenliğinde herhangi bir ortağı yoktur; çünkü her şeyi yaratan ve her şeyi belli bir yasalar örgüsüne göre düzene koyan O'dur.” (Furkan, 25/2)


“Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanırsa O, ona yeter. Allah, buyruğunu yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçükoymuştur.” (Talak, 65/3)


“Bilin ki, Allah'a göre ayların sayısı, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu ölçü uyarınca onikidir; [ve] bunlardan dördü haram aylardır...” (Tevbe, 9/36)


“Allah'ın yöntemi (yol ve yordamı) öteden beri hep böyledir ve siz Allah'ın yönteminde hiçbir değişme bulamazsınız!” (Fetih, 48/23)


“Elçilerimizden senden önce gönderdiklerimiz için de [izlediğimiz] yol buydu; Bizim (çizdiğimiz) yolda bir değişme göremezsin.” (İsra, 17/77)


“Daha önce gelip geçen [bu tür günahkar]lar için Allah'ın tatbik ettiği yol budur; ve sen Allah'ın tatbikatında bir değişiklik göremezsin!” (Ahzab, 33/62)


“...Halbuki, bütün şeytanî tuzaklar [sonunda] sadece sahiplerini yutar; yoksa onlar, önceki [günahkar]ların [sürüklendikleri] yoldan başka bir şey mi bekliyorlar? Sen Allah'ın tuttuğu yol ve yöntemde (nizam ve yasalarında) hiçbir değişiklik göremezsin; evet sen, Allah'ın yolunda ve yönteminde bir sapma göremezsin!” (Fatır, 35/43)


“Fakat cezamızın farkına vardıktan sonra iman etmiş olmaları kendilerine bir fayda sağlamayacaktır. Allah'ın kulları için her zaman uyguladığı yol yöntem budur: İşte, hakikati inkar etmiş olanlar, o zaman ve orada, ziyana uğramış olacaklardır.” (Mümin, 40/85)


“Rabbinin [her günahkara tevbe için tanınan] belirli süre konusunda önceden verilmiş bir kararı olmasaydı, [günah işleyenlerin derhal cezalandırılması] kaçınılmaz olurdu.” (Taha, 20/129)


“Katımızdan bir emir gereği: çünkü biz [doğru yola ileten mesajlarımızı] her zaman göndermekteyiz” (Duhan, 44/5)

“Biz hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz; ve katımızda[insanların ne yaptığı, ne yapabileceği konusunda] gerçeği söyleyen bir kitap bulunmaktadır; binaenaleyh, kimseye haksızlık yapılmayacaktır.” (Müminun, 23/62)


“İnsanlar (başlangıçta tevhit inancına bağlı) tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler. Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde)Rabbinden bir söz (karar) geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir (işleri bitirilir)di.” (Yunus, 10/19)

“Ve gerçek şu ki, Biz Musa'ya da [öz olarak aynı ilkeleri içine alan bir] kitap verdik, insanların bir kısmı ona karşı (da) kendi görüşleriyle karşı çıktılar. Eğer Rabbin tarafından önceden takdir edilmiş bir karar olmasaydı, şüphesiz, aralarında [hemen, o safhada] yargı gerçekleştirilir (ve işleri bitirilir)di... (Hud, 11/110)


“Şimdi onlar, [Allah'ın] azabını çabuklaştırman için sana meydan okuyorlar; eğer [bunun için Allah tarafından] belli bir vade konulmuş olmasaydı azap elbette başlarına hemen gelirdi! Ama o âniden kopup gelecek ve hiçbiri de farkında olmayacak.” (Ankebut, 29/53)


“İmdi, eğer Allah, [bu dünyada] yaptıkları kötülüklerden ötürü, insanları [hemen] tepeleyecek olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları, belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar erteliyor. Süreleri dolduğu zaman, sonlarını bir an olsun ne geciktirebilirler, ne de öne alabilirler.” (Nahl, 16/61)


“Eğer Allah, insanları [hayatta] işledikleri [kötülükler]den dolayı [hemen] hesaba çekseydi, yer üzerinde tek bir canlı varlık bırakmazdı. Ama Allah, onlara [Kendisi tarafından] belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet tanır: vadeleri dolunca da [anlarlar ki] Allah kulların[ın kalplerindekin]i görmektedir.” (Fatır, 35/45)


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Allah(c.c)’ın Bizzat Kendisi İçin Belirlediği ve Uyacağına Söz Verdiği Bazı Sünnetullah Ayetleri-2

Bismillahirrahmanirrahim.

“Mesajlarımıza inananlar sana geldiklerinde de ki: “Size selâm olsun! Rabbiniz rahmet ve merhameti kendisine ilke edinmiştir, böylece sizden biri bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler ve sonra tevbe edip dürüst ve erdemlice bir hayat yaşarsa O[nun] çok affedici ve rahmet kaynağı [olduğunu görecek]tir”. (Enam, 6/54)

“De ki: “Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?” De ki: “Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allah'a”. O, [varlığı] her türlü şüphenin üstünde olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır: ama kendilerine yazık edenler (var ya), işte [O'na] inanmayı reddedenler onlardır.” (Enam, 6/12)


“Allah'ın sizin hakkınızda lütuf ve merhameti olmasaydı, eğer O Allah, tövbeleri kabul buyuran, yaptığı her iş, verdiği her hüküm hikmetli olan bir zat olmasaydı, müstahak olduğunuz bütün cezaları hemen verir, sizi perişan ederdi.” (Nur, 24/10)


“Eğer Allah'ın sizin üzerinizdeki lütfu ve inayeti olmasaydı ve eğer Allah pek şefkatli ve merhametli olmasaydı, başınıza müthiş bir azap gelirdi.” (Nur, 24/20)


“…Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez ve Allah insanlara [kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak] bir felaket tattıracağı zaman hiçbir şey bunun önünde duramaz: çünkü onların, kendilerini O'na karşı koruyabilecek kimseleri yoktur.” (Ra’d, 13/11)


“Bu böyledir, çünkü Allah, bir topluma bahşettiği nimeti ve esenliği, o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe asla değiştirmez; ve [bilin ki] Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (Enfal, 8/53)


“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed, 47/7)


“Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarlarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışına her zaman karşılık veririm: Öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.” (Bakara, 2/186)


“Rab'lerinin çağrısına icabet edenlere en güzel mükâfat, cennet vardır.Fakat O’nun dâvetini kabul etmeyenlere gelince, şayet dünyada olan bütün şeyler ve onların bir misli daha kendilerinin olsaydı, kurtulmaları için fidye olarak hepsini verirlerdi. İşte bunlar çetin bir hesaba mâruz kalacaklardır. Onların kalacakları yer cehennem olacaktır. Orası ne kötü bir yerleşim yeridir!” (Ra’d, 13/18)


“Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.” (Şura, 42/20)


“Eğer şükreder ve imana ererseniz neden Allah [geçmiş günahlarınızdan dolayı] sizi azaba uğratsın? Bilirsiniz ki Allah şükredenlere karşılığını her zaman veren ve her şeyi bilendir.” (Nisa, 4/147)


“Ve [yine hatırlayın ki] Rabbiniz size (şöyle) bildirmişti: “[Bana]şükrederseniz, muhakkak ki size kat kat fazla veririm; yok, eğer nankörlük ederseniz, bilin ki Benim azabım gerçekten çok çetindir!” (İbrahim, 14/7)


“Eğer nankörlük yaparsanız bilin ki Allah size, hiç birinize muhtaç değildir; fakat O, yine de kullarının nankörlüğüne razı olmaz: ama eğer şükrederseniz size rıza gösterir. Hiç kimse kimsenin yükünü taşıyacak değildir...” (zümer, 39/7)


“Ve onlara “Siz,” denilecek, “bu [hesap] gününün geleceğine aldırmadığınız gibi Biz de bu Gün size aldırmayacağız; sonuçta varacağınız yer ateştir ve size yardım edecek bir kimse de bulamayacaksınız.” (Casiye, 45/34)


“(O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedi azabı tadın!” (Secde, 32/14)


“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. [Çünkü] onlar gerçekten sapmış olanlardır!” (Haşr, 59/19)


“Öyleyse Beni anın ki Ben de sizi anayım; Bana şükredin ve Beni inkar etmeyin.” (Bakara, 2/152)


“Ama kim Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse, ona sıkıntılı bir hayat vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz.” (Taha, 20/124)


“Sana bağlılıklarını bildirenler, Allah'a bağlılıklarını göstermiş olurlar: Allah'ın eli onların elleri üzerindedir. O halde, kim ahdini bozarsa yalnızca kendi aleyhine bozmuş olur: ve kim Allah'a karşı taahhüdüne uyarsa [Allah] ona büyük bir ödül ihsan edecektir.” (Fetih, 48/10)


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Allah(c.c)’ın Bizzat Kendisi İçin Belirlediği ve Uyacağına Söz Verdiği Bazı Sünnetullah Ayetleri-3

Bismillahirrahmanirrahim.

“İman edip iyi ve yararlı işler yapanların mükâfatlarını Allah, tam tamına ödeyecek, hatta lütfundan onlara hak ettiklerinden daha fazlasını da verecektir. Kulluktan kaçınıp kibirlenenleri ise can yakıcı bir azaba sokacak ve onlar Allah'tan başka ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır.” (Nisa, 4/173. Ayrıca bkz. Fatır, 35/30, 34)

“Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın.Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah'ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız.Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz.” (Enfal, 8/60)

 “De ki: “Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir, dilediğine az; ve başkaları için ne harcarsanız yerini [daima] doldurur: çünkü O, rızık verenlerin en hayırlısıdır”. (Sebe, 34/39)

“Hakikati tasdik eden kadınlara ve erkeklere ve [böylece] Allah'a güzel bir borç verenlere gelince, onlara kat kat fazlası geri ödenecek, ve [öteki dünyada] değerli bir mükafat kazanacaklar.” (Hadid, 57/18)


“Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, O bunu fazlasıyla size geri ödeyecek ve günahlarınızı bağışlayacaktır: çünkü Allah, şükrün karşılığını her zaman verendir, halîmdir.” (Tegabun, 64/17)


“[Ey Peygamber,] İnsanları hidayete erdirmek senin işin değil, zira ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için harcamanız şartıyla, başkalarına her ne iyilik yaparsanız bu kendi yararınızadır: Çünkü yapacağınız her iyilik size olduğu gibi geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.” (Bakara, 2/272)


“Ve bir de [ey Muhammed,] (gelecekse gelsin diyerek) onlar azap konusunda sana meydan okuyorlar: fakat (bilmelidirler ki) Allah vaadinden asla cayacak değildir ve bilin ki, Rabbinin ölçüsüyle bir gün, sizin hesap ettiğiniz bin yıl gibidir.” (Hac, 22/47)


“Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini [O'na] teslim olma arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi: böylece Allah, inanmayanları dehşete düşürür.” (En’am, 6/125)

“Siz ey imana erişenler! Eğer Allah'a karşı sorumluluk bilinci içinde olursanız O size, hakkı bâtıldan ayırmaya yarayan bir ölçü bahşedecek ve kötü işlerinizi silip örtecek, sizi bağışlayacaktır: Çünkü Allah, bağış ve cömertliğinde sınır olmayandır.” (Enfal, 8/29)

“Siz ey imana ermiş olanlar! Zorluklara sabırla katlanın ve birbirinizle sabırda yarışın, [doğru olanı yapmaya] her zaman hazır olun ve Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ki mutluluğa erebilesiniz!” (Ali İmran, 3/200)


“Ve O, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olan herkesin [bazı] kötü fiillerini örter ve onlara büyük bir ödül bağışlar.” (Talak, 65/5)


“Bu dünya hayatı, bir oyundan ve geçici bir eğlenceden ibarettir: ama eğer [Allah'a] inanır ve O'na karşı sorumluluk bilinci duyarsanız size (hak ettiğiniz) her türlü ödülü bağışlayacaktır. Dikkat edin! O sizden sahip olduğunuz bütün varlıkları [kendi dâvâsı uğrunda feda etmenizi] istemez.” (Muhammed, 47/36)


“Kim haklı bir dâvâ uğrunda üstün çaba gösterirse, onun kazandıracağı nimetlerden bir pay alacaktır ve kim de haksız bir dâvâ için koşturursa, sorumluluğunun hesabını verecektir: Çünkü Allah, her şeyi gözetleyicidir.” (Nisa, 4/85)


“Erkek ya da kadın, inanmış olması yanında bir de dürüst ve erdemli davranan kimseye hiç şüphesiz arı-duru, hoş bir hayat tattıracağız; ve yine şüphesiz böylelerini, yapageldikleri en güzel şey neyse ona göre ödüllendireceğiz.” (Nahl, 16/97)


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU