İslam Ülkeleri Neden Geri Kaldı?

Batı ve İslam coğrafyası arasındaki maddi kalkınmışlık farkının temel sebebi, bu bölgelerin özgürlük, barış, birlik ve beraberliğe gösterdikleri ilgi ve alakanın düzeyi ile ilgilidir. Genel olarak İslam ülkelerindeki iç çekişme ve yönetim zafiyetleri bu toplumların geri kalmalarındaki en önemli etkendir. İslam aleminde mezhepler, tarikatlar ve dini cemaatlerin sebep olduğu ihtilaf ve tefrikalar, tarihte olduğu gibi bugün de sosyal barış ve istikrarı bozan, hatta kanlı savaşlara yol açan nedenler arasında ilk sıralardaki yerini korumaktadır.

Batı toplumlarında ise aklı ve bilimi hakim kılan zihniyet bu tür hizipleşmelere müsait dini oluşumların etkili olmasını önlemiştir. Bu nedenle de İslam toplumlarındaki kadar iç kaos ve yönetim istikrarsızlıklarına maruz kalmamaktadırlar. Sahip oldukları zenginlik ve özgür düşünce ortamı aynı zamanda bilim ve teknolojide de gelişmelerine vesile olmuştur.

Farklı dinlerden olup da gelişmeyi başaran batılı ülkelerin gelişmelerinin altında yatan diğer bir önemli etken ise, dış ilişkiler konusunda Enfal Suresinin 73 ncü ayetinde "Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar." buyrulduğu gibi batı toplumları gerek ekonomik, siyasi ve askeri konularda olsun, gerek sosyal, kültürel ve bilimsel konularda olsun, AB, IMF, B.M, AGİT ve NATO gibi çeşitli uluslararası birlikler kurarak güçlerine güç katmaktadırlar. İslam ülkeleri ise bırakın bir araya gelmeyi kendi içlerinde dahi gerekli olan birlik ve beraberliği başaramamış olmanın üzücü sonuçlarını halen daha yaşamaya devam etmektedirler.

Ancak manevi kalkınma açısından ise durum farklıdır. Maddi kalkınma konusunda her ne kadar başarılı olmuş gibi gözükse de batı toplumlarının günümüzde yaşadıkları manevi ve Ahlaki çöküntü, ciddi bir sorun haline gelmiştir. Çünkü batılılar Allah(c.c)'ın koyduğu ölçü ve yasalara uyarak ve O'nun rızasını umarak değil, dünyaya dair bitmek bilmeyen hırs ve ihtirasları doğrultusunda yalnız kendi nefislerini tatmin etmek için çalışmaktadırlar. Şu an ki durumları bir zamanlar maddi yönden ilerlemiş, fakat manevi yönden dibe vurdukları için Kur'an’daki helak edilmiş olan kavimleri çağrıştırmaktadır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Gökyüzü ve Cinler

Bismillahirrahmanirrahim.

Hicr (16 - 18) "Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder."

Enbiya-32 "Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık..."

Saffat (6-10) "Muhakkak ki biz, dünya semasını (yeryüzüne en yakın göğü) yıldızlarla süsleyip donattık. Ve her türlü inatçı asi şeytana karşı da koruduk. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onun da peşine delip geçen bir ateş takılır."

Rahman-33 "Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz."

Rahman-35 "Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız."

Mülk-5 "Andolsun ki biz en yakın göğü kandillerle (yıldızlarla) süsledik, onları şeytanlar için taşlama araçları kıldık ve onlar için alevli ateş azabı hazırladık."

Cin (8-9) (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk. Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

Nebe (12-13) "Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik..."

Tarık-11 "And olsun o dönüşlü göğe,"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Kur'an-ı Kerim Cinlerin de Kitabıdır

Bismillahirrahmanirrahim.

Cin (1-2) " (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur'an'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, doğru yola ileten hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Bütün Kur'an ayetlerinin cinlere de geldiğini ve onlara da hitap ettiğini bildiren ayetler vardır. Bu nedenle Kur'an okurken Kuran'ın cinlere de gelmiş ve onlara da hitap eden bir kitap olduğunu daima hatırda tutmamız gerekir.
Bunun aynı zaman da Kur'anı anlamak açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz. Örneğin kölelik, cariyelik gibi zamanımızda uygulanmasına gerek kalmadığı veya anlaşılamadığı sanılan bazı Kur'an hüküm ve ayetlerinin cinlerin medeniyetinde hala yürürlükte ve onlar açısından gayet anlaşılır olabileceğini göz ardı etmemeliyiz. 

Yeryüzünde cinlerden sonra yaratılan insanın halifeliğe layık görülerek cinlerden bir adım önde olmasının nedenlerinin ise şunlar olabileceği kanaatindeyiz. Amel yani yapılan işler yönünden, İnsanın yaratılışının cinlerden farklı olarak maddeye ve eşyaya hükmederek yeryüzünü Allah(c.c) yolunda imar edebilme kabiliyetinin olmasıdır;

Takva yönünden ise; Kur'an-ı Kerim'de Zariyat Suresinin 56 ncı ayetinde "Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım." buyurulmuştur. Bu ayetten insan ve cinlerin aynı dünya imtihanına tabi tutulduklarını anlıyoruz. Bu imtihanda cinler hem nefisleri ve hem de kendi cinslerinden olan şeytanlarla mücadele ederken, insanlar ise hem nefisleri ve hem de kendi cinsinden olan şeytanlara ilave olarak bir de göremediği cin şeytanlarıyla mücadele etmektedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU