Reklamlar ve Ticaret Ahlakı

Günümüzde önemli bir tanıtım faaliyeti haline gelen reklamın, pazarlanan mal ve hizmetin ölçü ve tartısı ile alakası yokmuş gibi sanılsa da, talep oluşturma etkisiyle mal ve hizmetin değerini, yani fiyatını dolaylı olarak artırabildiği bir gerçektir. Eğer talep gerçeği yansıtmayan reklamlar neticesinde artıyor ise, reklamı yapılan mal ve hizmetler hak ettiği fiyatın üzerinde satılıyor demektir; Bu da bu şekilde yapılan ticaretten haksız kazanç elde edildiğini gösterir. İşte bu yönüyle reklam, Allah(c.c)'ın "ticarette ölçü ve tartının adaletle tam olarak yapılması" emriyle çok yakından ilgili olduğundan inancımız açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle bir malın veya hizmetin tanıtım sürecinin her bir aşaması dinimizin emir ve yasaklarından taviz vermeden titizlikle yürütülmelidir. Mal ve hizmetlerin gerçek değerinin üstünde satılmasına neden olabilecek reklamlardan kaçınılmalıdır. Asla unutulmamalıdır ki ölçüde ve tartıda hile yapmak, Allah(c.c) katında bir kavmin helak edilmesine neden olacak kadar çok ağır bir suçtur.

Bilindiği üzere Kur'an'da geçen helak edilmiş kavimlerden biri de Medyen kavmidir. Bu kavimdeki öne çıkan dini ve ahlaki yönden en önemli çöküş, pek çok farklı yöntemler kullanarak ticarette hile yapmalarıdır. Hz. Şuayb (a.s)’ın kavmini bu konuda uyardığı ve bunu terk etmemeleri durumunda cezalandırılacaklarını haber verdiği Kur'an’da detaylı olarak bildirilmiştir. Sonuç olarak herhangi bir konuda reklam yaparken dikkat edilmesi gereken hususlardan birkaçını özetleyecek olursak; Kötü örnek teşkil edebilecek slogan ve senaryolar, cinsellik içeren müstehcen resim ve görüntüler gibi dinimizde caiz olmayan şeyler kullanılmamalı, abartılı veya gerçek dışı beyanlarda bulunarak alıcı yanıltılmamalı, yalan yere veya yalan olmasa da aşırıya giderek yemin edilmemeli, haram ve günah olduğu kesin olarak bilinen şeylerin reklam ve tanıtımları ise asla yapılmamalıdır.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.


Nisa-29 "Ey iman edenler, mallarınızı aranızda haksız bahanelerle yemeyin. Ancak kendiliğinizden rıza ile yaptığınız bir alışveriş bunun dışındadır. Kendi kendinizi de öldürmeyin! Allah size karşı gerçekten merhametlidir."

Maide-2 "...İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir."

Cehennemdeki Zincir ve Demir Halkalar

Kureyş eşrafından ve Peygamber efendimiz(s.a.v)'in amcası olan Ebu Leheb'in asıl adı, Abdüluzza b. Abdulmuttalib b. Haşim'dir. Kur'an'da onun için "Alev babası" manasına gelen Ebu Leheb lakabı geçmektedir. Kendisi, Hz. Peygamber(s.a.v)'e ve güçsüz müslümanlara eziyetler ederdi. Tebbet Suresinde, Ebu Leheb'in lakabı olarak övündüğü "alevli ateşte" yanacağı bildirilmiştir.

Karısı Ümmü Cemil binti Harb'in aynı surede "odun hamalı" olarak kınanmasına onun gerçek dışı sözleri yayması, laf taşıması, Peygamber Efendimiz(s.a.v) ve ashabının yoluna onlara eziyet etmek için dikenli odun taşımasının neden olduğu söylenmektedir. Bu surede geçen "boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde" ifadesinin ise, diken demetini iple boynuna bağlayıp sonra da Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in yoluna attığına veya kocasına uyup ona yardım etmiş olmasına işaret olduğu düşünülebilir. Zira Hud-113 ncü ayette "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez." buyuruluyor.

Nahl-75 ve Zumer-29 da işaret edildiği gibi şirk, Allah(c.c)'tan başkalarının kulu ve kölesi olmak ve aklını putlaştırdığı bu şeylerin boyunduruğuna sokmaktır. Yasin-8 ve İnsan-4 de bahsedilen "demir halkalar" ve "zincirlerin" Allah(c.c)'a ortak koşanların cehennemdeki cezalandırılış şekliyle ilgili olabileceğini akla getirmektedir. Araf-157 nci ayette geçen " Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır" ifadesi ile tevhid dini olan İslam'ın dine ve fıtrata aykırı tüm batıl inanç ve hurafelerden inananları kurtarıp, özgürleştirdiğine vurgu yapılmış olması da bu düşüncemizi desteklemektedir


En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.


Araf-157 "Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir."

Nahl-75 "Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler."

Yasin-8 " Şüphesiz ki biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak şekilde demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarıya kalkıktır.

Zumer-29 "Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler."

Mümin (71-74) "O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu hâlde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır. Sonra onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz, (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. İşte Allah, inkârcıları böyle saptırır.

İnsan-4 "Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır."

Müzemmil-12 "Hiç şüphesiz bizim nezdimizde (onlar için hazırlanmış) boyunduruklar ve yakıcı bir ateş vardır."

Tebbet (1-5) "Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek). Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Müslüman Neden Çocuk Sahibi Olmak İster?

Ne mutlu neslini devam ettirmek, yaşlılık güvencesi, merak, kendini ispat etmek, gösteriş, özenti gibi dünyevi arzu ve beklentiler için değil, yeryüzünde İslam'a hizmet etmesi niyetiyle çocuklarını bir tek Allah(c.c)'a adayarak anne ve baba olanlara; Ne mutlu öldükten sonra dahi çocuklarının sevaplarıyla, günahlarıyla amel defterlerini açık bırakacak birer eser olacaklarının sorumluluğu ve bilincinde olanlara; Ve yine ne mutlu bu duygu ve düşüncelerle evlatlarını İslam akidelerine göre yetiştirip, namaz kılan, yalnız Allah(c.c)'a kulluk edip, hayatları da, ölümleri de yalnız Allah(c.c) için olan Müslüman nesillerin oluşmasına katkıda bulunanlara...

Bismillahirrahmanirrahim.

Ali İmran(35-36) Bir zamanlar İmrân'ın karısı demişti ki: "Ey Rabbim! Karnımdakini her türlü bağımlılıklardan uzak, hür olarak sadece sana kul olması için adadım. Benden bunu kabul buyur. Doğrusu yalnız sen, herşeyi bilen ve duyansın." demişti. Onu doğurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kız doğurdum." -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- "Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum."

Ali İmran-38 "Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi."

Araf (189-190) "Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler. Onlara sağlıklı bir çocuk verince; kendilerine verdiği şey ile O’na ortaklar koştular. (Yani, sevgide Allah’ı ikinci plana koyarak müşrik oldular). Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir..."

İbrahim-40 "Rabbim! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur."

Meryem (5-6) Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. O, şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım. Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!"

Lokman-13 Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür."

Lokman (16-19) "Yavrucuğum! Haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanına kor. Çünkü Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir. Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez. Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU