Ücret Karşılığı Din Hizmeti Yapmak

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-90 "O peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. O halde sen de onların gittiği doğru yolu tutup onlara uy, o yoldan yürü. De ki: 'Ben buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum.' Bu, âlemler için ancak bir öğüttür."

Hud (28-29) Nuh dedi ki: "Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şayet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermiş de siz ona karşı kör kalmışsanız, o rahmeti istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayabilir miyiz? Ey kavmim! Buna karşı ben sizden herhangi bir mal da istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah’a âittir..."

Hud-(50-51) "Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Siz yalan uyduranlardan başkası değilsiniz. Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"

Yusuf-104 "Sen bu(okudukları)na karşılık onlardan bir ücret istemiyorsun. O, sadece bütün âlemler için bir öğüttür."

Şuara (106-109) Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir."

Şuara (142-145) Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: "(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir."

Şuara (161-164) "Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir."

Şuara (177-180) Şuayb onlara şöyle demişti: "(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir."

Yasin-21 "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."

İnsan-9 (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfaat sağlamayınız." (Ahmed b. Hanbel, III, 428, İbn Ebî Şeybe, Musannef, II, 292)

Kur'an'a Göre İman Edenlerin Mertebesi Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa-69 "Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır."

Yunus (62-63) "İyi bilin ki, Allah’ın velilerine korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.

Hadid-19 "Allah’a ve O’nun peygamberlerine îmân edenlere gelince, işte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehîdler (mertebesinde)dir. Kendileri için, hem mükâfâtları, hem nûrları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cehennem ehlidirler."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Hadis Nedir? Hadisler Ne Zaman Kimler Tarafından Yazılmıştır?

Terim olarak hadis, Hz. Peygamber(s.a.v)'in söz ve fiillerinin sözlü ve yazılı rivayetleri, sünnet ise O'nun uygulana gelen söz ve fiilleridir. Kelimelerin lügat manalarına da uygun olarak İslam’ın ilk asırlarında yapılan bu tarif son zamanlarda değiştirilmiş, hadis ile sünnet ayni şeymiş gibi hadislere de sünnet denmeye başlanmıştır. Özetle Allah(c.c) Resulü(s.a.v)'in devamlı yaptığı, sahabenin de Ondan görerek uygulamaya devam ettiği, dinimizle ilgili kesinlik ifade eden uygulama ve fiillere sünnet denir. Sünnet tevatür olduğu için kesin ve güvenilirdir. Şöyle ki; Resulullah(s.a.v)'in zaman ve mekan sınırlarını aşan örnekliği olan sünnet, ümmetin ittifakıyla hiçbir değişikliğe uğratılmadan  günümüze kadar taşınmıştır. Bunlara ezan, kamet, abdestin nasıl alınacağı, namazın nasıl kılınacağı, namazın vakitleri ve rekatları, bayram namazları, domuz haricindeki hangi hayvanların etlerinin yenilebileceği gibi İslam toplumunda bireyin ve toplumun nesilden nesle daima ve alenen uygulayarak naklettiği pek çok uygulamayı, örnek olarak vermek mümkündür.

Öncelikle şunu belirtelim ki; hadisi sünnetle eşitleyemeyiz; Yani her sünnet hadistir; Ama her hadis sünnet değildir. Sünnet daha çok eylemle, hadis ise söylemle ilgilidir. Hadisler konusunda merak edilen konulardan en önemlisi hadislerin ne zaman yazıya geçirildiğiyle ilgilidir. İlk yıllarda Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in ayetlerle karışmaması için hadislerin yazılmasını yasakladığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Ancak sonradan Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in hadislerin yazılmasına müsaade ettiğine dair rivayetler bulunmakla beraber, hadislerin O'ndan 150-200 sene sonra yazılmaya başlandığı görüşünü destekleyen deliller de öne sürülmektedir. Bize göre burada cevap aranması gereken asıl husus, hadislerin ne zaman yazıldığı değil; hadislerin yazılmasının Allah(c.c)’ın emriyle olup olmadığıdır. Kur'an'da yazmakla ilgili olarak, örneğin borcun kayıt altına alınması konusunun ayrıntılı bir şekilde açıklandığını görmekteyiz (Bkz. Bakara/282). Kuran’da bu konuya böylesi bir önem atfedilmiş olduğu halde, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in vahiy dışındaki sözlerinin yazılmasını emreden herhangi bir ayete rastlamamaktayız. Ayrıca Allah(c.c) bize Kur'an’ın korunmasının garantisini verdiği halde, hadislerin korunacağıyla ilgili bir garanti de vermemiştir.

Tarihi kaynaklardan Peygamber Efendimiz(s.a.v)'den sonra dört halifenin de Kur'an dışında başka bir dini kaynakmış gibi algılanabileceği endişesiyle bırakın hadis yazdırmayı, kişilerin hadis nakletmelerini dahi engellemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Üstelik bu mücadeleyi Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in vefatından sonraki ilk yıllarda, yani uydurma hadislerin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde vermişlerdir. Oysa Peygamber Efendimiz(s.a.v)’e çok yakın olan dört halife ve sahabe, eminiz ki gerek görselerdi daha güvenilir hadis kitapları oluşturabilirlerdi.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Hadislerin yazılmasının yasaklanması ve şifahen aktarılmasıyla ilgili, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'den rivayet edilen bazı hadisler şunlardır;

"Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine söylenen yalan gibi değildir. Öyleyse kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennemdeki yerini hazırlasın" (Buhari, Cenaiz 34; Müslim, Mukaddime 4, (4); Tirmizi, İlm 9, 2664)

"Benden birşey yazmayın kim benden Kur'andan başka bir şey yazdıysa onu imha etsin". (Muslim, Kit. Zuhd bab: 72 hn. 3004; Ebû Dâvûd Kit. İlim bab: 31ın. 3647, 3648, Dârimî Kit. Mukaddime bab: 47; Musned, İmam Ahıned, c. III sh. 12, 31)


Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve "Yazdığınız şey nedir?" dedi. "Senden işittiğimiz hadisler" dedik. Hz. Peygamber dedi ki: "Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar." (El Hatib, Takyid 33)

Şeddad, İbni Abbas’a "Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?" diye sordu. O da "Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı." cevabını verdi. (Buhari, K. Fezailul Kuran; Müslim, K Fezailus Sahabe; Ebu Davud, K. Fiten; Tırmizi K. Fiten 43)

OKU