Peygamber Gönderilmeyen Kavim Yoktur

Hz.Muhammed(s.a.v)'den önceki tüm peygamberler, kendi kavimlerine gönderilmiştir; (İlgili ayet ve hadisler için, "İslam Tüm İnsanlığa Gönderilmiştir" adlı yazımıza bakınız.) Bunun nedeninin dönemlerindeki ulaşım ve iletişim imkanlarının yetersizliğiyle ilgili olduğu kanaatindeyiz. Bilindiği üzere eskiden iletişim imkanları son derece kısıtlı idi. Aralarında bir dağ olan iki kavmin birbirinden haberi olamayabiliyordu. Bu nedenle aynı zamanda ve yakın mekanlarda bile aynı anda birden fazla peygamber görevlendiriliyordu. Bu nedenle bir kavme kısa aralıklarla gönderilen peygamberler baba-oğul ya da kardeş olabiliyorlardı. Bu durum Kuran'da sık sık ifade edilmiştir.

Ulaşım ve iletişim imkanlarının zamanla gelişmesi sonucunda dünyamız, küreselleşme sürecini tamamlayarak günümüzde adeta küçük bir kasaba haline dönüşmüştür. Bu açıdan Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in son peygamber olarak tüm insanlığa gönderilmiş olmasının da aynı zamanda bir mucize olduğuna şahit olmaktayız. Çünkü günümüzdeki ceplere kadar giren telefon, internet, basın, televizyon ve radyo gibi gerek iletişim ve gerekse hava, kara, deniz ve demir yolları gibi ulaşım imkanları, dünyanın neresinde olursa olsun her kesimden insanların kolaylıkla İslam'la tanışmalarına vesile olabilmektedir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-42 "Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik.."

Rad-38 "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik..."

Rad-7 "...Her kavim için de bir yol gösteren vardır."

Hicr-10 "Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik."

Nahl-36 "Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik..."

Nahl-44 "(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik..."

Nahl-63 "Allah’a and olsun, senden önceki ümmetlere de (Peygamber’ler) göndermişizdir..."

Mü'minun-44 "Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik..."

Furkan (51-52) "Dileseydik elbette her köye bir uyarıcı gönderirdik.(Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik.) O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!

Rum-47 "Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik..."

Mümin-78 "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var... "

Fatır-24"Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın."

Zuhruf-6 "Sizden evvelki toplumlara da nice peygamberler gönderdik."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Günah İşleyen Müslümanın Durumu

Müslümanın günah işlediğinde nasıl davranması gerektiğine Hz.Adem(a.s)Hz Yunus(a.s) ve Hz.Musa(a.s)'ın tövbelerini konu alan ayetleri örnek olarak gösterebiliriz. Fatır Suresinin 32 nci ayetinde ise, Kur'an-ı Kerim'in Ümmet-i Muhammed'e miras olarak verildiği ve ümmetin bu sorumluluğun gereğini yerine getirme derecesi bakımından üç gruba ayrıldığı bildirilmektedir. Bu ayetteki "kendine zulmedenler" diye adlandırılan ilk grubun, işledikleri günahlar için henüz tövbe etmemiş veya tövbesine sadık kalmamış olan müminleri kapsadığı anlaşılmaktadır.

Zumer Suresinin 53-55 nci ayetlerinden, hayattayken tövbe edilmesi halinde şirk de dahil olmak üzere tüm günahların affedileceği; Enam Suresinin 158 nci ayetinden, imanıyla bir hayır kazanmamış olan kimseye imanının bir faydası olmayacağı ve Nisa Suresinin 48 nci ayetinden ise, şirk dışında kalan günahların tövbe edilmese dahi Allah(c.c)'ın dilemesi halinde bağışlanabileceğini anlamaktayız.

Dikkat edilirse Nisa Suresinin 48 nci ayetinde şirk dışındaki tövbe edilmemiş olan günahların bağışlanması kesin olarak ifade edilmeyip, Allah(c.c)’ın dilemesi şartına bağlanmıştır. Yani günah işleyen bir müminin, ölmeden önce tövbe etmediği için bağışlanmaması da ihtimal dahilindedir. Bu nedenle her mümin hesap günü yapılacağı bildirilen (Araf: 8-9) tartımda günahlarına karşılık sevaplarının hafif kalması neticesinde ebedi cehennem azabına maruz kalabileceğini (Müminun: 102-103) hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. Günahı her ne olursa olsun, ölüm gelip çatmadan önce tövbeyle Allah(c.c)'a yönelip teslim olmalı ve son nefesine kadar Kur'an-ı Kerim'i kendine hayat rehberi edinmelidir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Salih Amel İşleyen Müminlere Dünyada Güzel Bir Hayat Müjdeleyen Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (200-202) "... İnsanlardan, 'Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver' diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur. Onlardan öylesi de vardır ki: 'Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru' der. İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir."

Ali İmran-148 "Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever."

Yunus (62 -64) "Açın gözünüzü! Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. Onlar ki, iman etmişler ve Allah'a karşı gelmekten sakınmışlardır. Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur."

Nahl-30 " (Allah'tan korkup fenalıklardan) sakınanlara, «Rabbiniz ne indirdi ?» denilince, «iyilik» derler. Bu dünyada güzel iş, hayırlı amelde bulunanlara iyilik ve güzellik vardır. Âhiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır. Sakınanların yurdu ne güzeldir!"

Nahl-32 "Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. «Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet'e...» derler."

Nahl-97 "Kadın olsun erkek olsun, her kim mümin olarak sâlih amel işlerse, biz onu (dünyada) mutlaka çok güzel bir hayat ile yaşatırız. (Ahirette ise) mükâfatlarını yaptıklarının en güzeli ile ödeyeceğiz."


Secde (15-17) "Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez."

Zümer-10 "Tarafımdan söyle: «Ey iman eden kullarım, Rabbinize takva ile sığının. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah'ın toprağı geniştir. Ancak sabredenler mükafatlarına hesapsız erdirilir.»

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Nahl-30 Tefsiri: ...İslâm’ı doğru anlayıp inancıyla, ameliyle gerektiği şekilde uygulayan birey ve toplumların dünya hayatlarının da güzel, mutlu ve başarılı olacağı, onların zaman zaman yaşadıkları sıkıntıların ya kendi kusurlarından kaynaklandığı veya geçici bir imtihan olduğu muhakkaktır. Allah’ın müminlere âhiretteki ikramı dünyadakine göre her bakımdan daha üstün olacağı için 30. âyette “...âhiret yurdu ise daha da hayırlıdır” buyrulmuş, ardından özetle başlıca âhiret nimetleri zikredilmiştir.

Nahl-97 Tefsiri: ... "Hoş bir hayat" tabirindeki hayat kelimesiyle dünya hayatının kastedildiği hususunda hemen hemen görüş birliği vardır (meselâ bk. Taberî, XIV, 170-171; Zemahşerî, II, 343; İbn Atıyye, III, 419). “Hoş bir hayat” müjdesinin ardından ikinci bir müjde olarak zikredilen ecir ise âhiret mükâfatıdır. Böylece âyette dünya ve âhiret mutluluğunun birleştirildiği görülmektedir. Dünya ve âhiret mutluluğunun birlikte vaad edildiği, böylece Allah’ın en güzel nimetlerinin çok kapsamlı ve zarif bir üslûpla dile getirildiği bu âyet, hayatını güzel işlerle süsleyen müminlere eşsiz bir müjde olduğu kadar gerek müslüman bireyler gerekse müslüman toplumlar için son derece anlamlı bir uyarı ve bir irşad değeri taşımaktadır. Burada yüce Allah, hakkıyla mümin olup işlerini güzel yapanların, yaptığını doğru yapanların; iyi, hayırlı ve faydalı işler yapmayı hayatlarının yasası haline getirenlerin dünya hayatlarının da hoş olacağı, güzel ve mutlu kılınacağı (Taberî, XIV, 171) müjdesini vermekte; bu hususta son derece kesin ifadelerle vaadde bulunmaktadır. Kur’an Allah’ın asla sözünden dönmeyeceğini bildirir (Bakara 2/80), her mümin de buna böyle inanır (Âl-i İmrân 3/194). Buna göre eğer müslümanların dünya hayatları Allah’ın müjdelediği şekilde değilse bunun sebebini yanlış yerlerde aramamalıyız; dönüp kendimize bakmalı, yaptığımız işlerin ve kalplerimizin “sâlih” olup olmadığını kontrol etmeliyiz. Âyet, hayatın güzelleştirilmesinden erkekler kadar kadınların da güzel işler yaparak pay sahibi olmaları gerektiğine işaret etmesi bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.(Diy.İşl.Bşk.Lığı Tefsiri)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU