Bismillahirrahmanirrahim...
Yunus-61 "...Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın."
Sebe-3 "...O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır."
Nahl-8 "...O sizin bilmediğiniz daha nice şeyleri de yaratmaktadır."
Nahl-48 "Görmüyorlar mı ki Allah’ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile nasıl sağdan soldan sürünüp Allah’a secde ederek dönmektedir?"
Yasin-36 "...ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Yukarıdaki ayetlerde, Kuran'ın indirildiği dönemde insanların bilmediği canlılara ve hem de cansız varlıklara işaret edilmektedir. Nitekim mikroskobun keşfi ile birlikte çıplak gözle görülemeyen ve genellikle tek bir hücreden ibaret olan yeni mikrobik canlılar keşfedilmiştir. Böylece Kuran'da dikkat çekilen başka canlıların varlığı hakkında insanlar bilgi sahibi olmaya başlamışlardır.
Ayrıca ayetlerde geçen zerre tabiri, en küçük, en ufak manasına gelir ki maddenin en küçük yapı taşı demek olup, bugünkü adıyla bölünemez anlamına gelen atomdur. Ayetlerde "bundan daha küçüğü" denerek atom altı parçacıklara da dikkat çekilmiştir.
1900 lü yılların başlarında maddenin en küçük yapıtaşı olan atom keşfedilmiştir. Atom gözle görülmesi imkânsız, çok küçük bir parçacıktır ve sadece taramalı tünel mikroskobu (atomik kuvvet mikroskobu) vb. ile incelenebilir. Bir atomda, çekirdeğin etrafında dönen negatif yüklü bir elektron bulutu vardır. Çekirdek ise pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşur. Günümüzde fizikçiler proton ve nötronların da kuark adı verilen çok daha küçük temel parçacıklardan oluştuğunu ileri sürmektedirler.
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Bismillahirrahmanirrahim...
Bakara-26 "Şüphesiz ki Allah sivrisinek veya ondan daha küçüğüyle misal getirmekten çekinmez. İman edenler böyle misallerin Rablerinden gelen bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler ise: “Allah bu misalle ne demek istedi?” derler. Allah bu misalle bir çoğunu saptırır, bir çoğunu da hidayete erdirir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır."
Ankebut-41 "Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Sivrisineğin, Arapça adı ‘BEÛD’ dur. Âyette BEÛDAT’ şeklinde yer alır. Kelimenin sonundaki "t" harfi kelimeye dişil bir anlam yükler. Bu nedenle âyette bahsedilen sivrisinek dişidir. Ayrıca ‘FEVKAHÂ’ (onun ötesinde) kelimesinin sonuna ilave edilmiş sivrisineğe işaret eden "hâ" zamiri de, dişiliği ifade etmek için kullanılır. Yani mübarek ayette misal olarak özellikle dişi sivrisinek seçilmiştir.
Ve bu mübarek ayetin indiği zamandan yüzyıllar sonra, bilimsel bir dizi araştırmalar sonunda insanın kanını emen ve kanı yumurtaları için kullanan sivrisineğin, dişi sivrisinek olduğu anlaşılmıştır. Görüldüğü gibi Kuran`da dişilik ile ilgili bir takı bile bir mucize ortaya koymaktadır. Kur'an her alanda gözleri ve gönülleri körelmemişleri hayran bırakacak mucizeler sergilemektedir.
Örümcekler, dişilerin erkeklerden daha büyük olduğu azınlıktaki canlı türlerinden biridir. Canlı türleri genelde evlerini; soğuktan, sıcaktan, tehlikelerden v.b korunmak için yaparlar. Oysa örümcek evini; evine yanlışlıkla uğrayanları avlamak için inşa eder. Bu yüzden evlerin en güvenilmezi, örümceğin evidir.
Dişi örümcek, erkek örümcek ile birleştikten sonra eğer kaçmayı başaramazsa kendi erkeğini de öldürmektedir. Bu yüzden dişi örümceğin evi, bırakın başkalarını kendi erkeği için bile güvensizdir. Allah`tan başka dostlara sığınanlar, örümceğin evine sığınanlar gibi mahvolmaya mahkumdur. Kur’an, örümceğin evinin çürüklüğü ile bu mecaz manayı kastetmektedir.
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Bismillahirrahmanirrahim...
Rum (2-4) "Rumlar yenildi. Yakın bir yerde, yeryüzünün en aşağısında. Fakat mağlûbiyetlerinden sonra onlar tekrar galip gelecekler; Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, bundan sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün mü'minler sevineceklerdir."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Ayette bir mucize olarak hem Rumların İranlılara karşı yakın zamanda galibiyet elde edecekleri haberi gerçekleşmiş ve hem de aynı tarihlerde Bedir Zaferi gerçekleşerek müminler sevinmiştir; Yine bu mübarek ayetlerde başka bir mucize olarak yeryüzünün en alçak bölgesine işaret edildiği de anlaşılmaktadır.
...Allah Teâlâ, Resulüne gayptan şu haberi bildiriyordu: Bununla birlikte onlar, bu yenilgilerinin ardından kesinlikle galip gelecekler. Hem uzak değil. Birkaç yıl içinde ki, "bıd" kelimesi üçten dokuza kadar olan bir sayıyı ifade eder...GerçektenTirmizî'nin Sahih'inde rivayet ettiği üzere "Bedir" günü Rumlar, İranlılara galip geldiler...Hindli Süleyman Nedevî efendi, Asrı Saadet tarihinde bunu şöyle tesbit etmiştir: "Resul-i Ekrem'in işareti gereğince dokuz yıl sonra peygamberin bu haberi gerçekleşmiş ve onun gerçekleşmesi "Bedir" zaferinin elde edilmesine rastlamıştır.(Elmalılı Hamdi Yazır)
Ayette geçen "Ednâ'l-arz" deyimi hem "yakın bir yerde," hem de "arzın en aşağısında" anlamına gelmektedir ki, anlatılan olay için her iki anlam da geçerlidir. Bizans İmparatorluğunun Persler’e yenildiği bölge Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut gölü (Ölü deniz) havzasıdır. Deniz seviyesinden 400 metre kadar aşağıda olan Lut gölü çevresi, Dünya’mızın kara parçalarının “en alçak” noktasıdır.
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU